BİR ÇÖKÜŞÜN ÖYKÜSÜ
Çöküş... Binalar, ekonomiler hatta devletler çökmez sadece. Kimi zaman insan da çöker. Hem de öyle bir çöküş ki... Bazen patlayan bir bomba gibi gürültülü, bazen de ıssız bir orman gibi sessiz olur. Nasıl olursa olsun, ister gürültülü ister sessiz, her çöküş eksiltir insanı. Gülüşü kaybolur önce, gözlerinin ışıltısı, hayalleri, yaşama sevinci kaybolur. Hele de o kişinin sahip olduğu her şey kendisine dair değil de, dış dünyadan aldıkları ise sadece, o ne büyük yıkımdır.
Tıpkı Madame de Prie gibi. Koskoca Fransa'yı yöneten konumunda iken bir anda kendini sürgünde bulan ve sahip olduğu her şeyi kaybedince eski ihtişamlı günlerin anısına çöküşü de ihtişamlı olsun isteyen bir kadının öyküsü. Varoluşuna boş saray hayatı dışında anlam katan bir şeyler olsaydı eğer bambaşka olabilecek bir hayatın hüzünlü yok oluş öyküsü.