"ÖLÜM KOMEDİSİ"
Bir Çöküşün Öyküsü, derin anlamlar içeren bu esere verilebilecek belki de en güzel başlık diye düşünüyorum. Kralın gözünden düştüğü için Paris'ten Normandiya'ya sürülen Madame de Prie'nin ilgiden yoksun bir halde, yapayalnız geçirdiği günlerinin aslında kaçınılmaz olan ölümüne hazırlayan bir başlangıcın olduğunu görmekteyiz. Devamlı ilgi odağı olduğu eğlenceli günlerini geride bırakmak ve kendisiyle baş başa kamak durumunda kalan bu kadının "içsel yalnızlığın hapishanesinde" nasıl bocaladığına şahit oluyoruz.
Eserde, insanları değersizleştiren kişilerin yalnızlaştığı dönemlerde önemsemediği her insanın neşesine, güvenine, varlığına ne kadar ihtiyaç duydukları hissettiriliyor. Madame de Prie ise mutluluğun, zenginliğin, ilginin olmadığı bir dünyada soluk almaktansa geride bıraktıklarına ölüm komedisi oynayarak her şeyi eğlenceli hale getirmeyi amaçlayacak kadar da kararlı bir duruş sergiliyor. Ne var ki sürüldüğü dönemlerde önemsenmeyen Madame de Prie, öldüğünde de önemsenmiyor. Kitabın son kısmında da yazdığı gibi: "Talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi."