Mina Urgan 81 yaşında yazdığı bu kitaba yaşlılığı överek, yaşlılığın utanılacak bir şey olmadığını anlatarak başlar. Gençliğin getirdiği sorunlardan istediğini yapabildiği bu dönemi öyle güzel anlatır ki insan bir an önce 80’ ini görmeye can atıyor adeta .Kitap yaşlığından, çocukluk , gençlik, gençliğinde tanıdığı bazı kişiler ve siyasal olmak üzere 5 ayrı bölümden oluşmakta.
Mina Urgan’ın hayatı doğduğu çevrenin etkisiyle yazarlarla, ressamlarla, siyasilerle doludur. Mustafa Kemal’le dans edişinden, Halide Edip’in asistanı oluşuna, Abidin Dino’yla , Nazım Hikmet’le Aziz Nesin’le Sait Faik’le ve bunun gibi bir çok isimle olan ilişkisini okurken bitmesin diye yavaş yavaş sindire sindire okudum; gerçekten aydın, onurlu ve vefalı Cumhuriyet kadını Mina Urgan
Hangi siyasi görüşe ya da dini inanca yada inançsızlığa sahip olunsada insan olma erdemi en gerekli olduğu yeryüzünde. Yaşama hakkına saygı duymak... Keşke insan oğlu şu üç günlük dünyada her şeyin gelip geçici olduğunu idrak edebilse, sırf başka bir inanca sahip diye ötekileştirmese saygı duyabilse...
.
.
“Ölümsüz şiirlerin konusu değil,
Çağımızın mantığıdır bu :
Dürüst düşler sayesinde yaşayan bizler,Kötüleri savunuruz daha beter olanlara karşı.