Hani gözlerini belertip yukarı bakan bi’ emoji var ya, şaşkın şaşkın, ne zaman Mustafa Kutlu Hikâyesi okusam öyle oluyorum, sonu şaşırtıyor. Ama bu sefer iyice allak bullak oldum, hele sona doğru hiç bitmeyecek sandım, sonra aklına evde cüzdanını unutmuş da birden bunu hatırlamış insanın aniden durması gibi bitti.
Karakterden karaktere atlaması bir matematik denklemi çözüyor hissi verdi, veya bilardo topunun bir toptan diğer topa sıçraması gibi, birbirine dokunan insanların hayatlarına girdi çıktı, bazen kimi anlatıyor anlamak için bölümü sonuna kadar okumam gerekti. Karakterlerin hikayeleri her biri ayrı ders içeren, kimi tanıdık, kimi yabancı, içimizden, yakınımızdan insanlar.
Bu Böyledir, insana sonunda ne nasıldır, ne okudum, ne anladım, kitaptan, hikayeden ne kaldı geriye diye sorduracak cinsten. İyi bir Kutlu okuyucusuysanız bu soruları kolaylıkla yanıtlayabilrsiniz.
Umduğunu bulamama? Nasip? İnsanların tekdüzeleşmesi? Gidilen ikametin aynılaşması ve kısır döngü? Hayatımıza giren yeniliklere alışma hızımız ve bunu başkalarına da dayatmamız? Bunlardan bir kaçı ve daha fazlası. Kısa ama öz yazmış yine Mustafa Kutlu. Az ile çok şey anlatmış.
Kutlu kitaplarının kolay okunurluğunu, basitliğini, ama aynı zamanda da karışıklığını seviyorum. Hikâyeleri bir oturuşta okumalık, mesaj veren, sonu şaşırtan cinsten. Bunun sonu gelmemiş gibiydi ama belki de o da hikâyenin bir parçası. Velhasıl karışık olsa da güzeldi.
İyi okumalar. :)