Ben kolay kolay 5 ve 5'in altında puan vermem aslında, genelde seveceğim kitaplara elim gider ve pek de yanılmam seçimlerimde, çok sevilen ama benim bağ kuramadığım bazı kitapları oylarken de "Haddim değil." diye düşünürüm bazen, bu kitap için de "Haksızlık mı ediyorum?" diye sordum kendime ama bir yandan da "Neyi kaçırdım acaba, bir şeyi mi atladım, okuduğumu mu anlamadım, yoksa iyiden iyiye hissiz bir insan mı oldum?" deyip durdum öyküleri okurken. Hakkında yazılan iyi yorumları okudum, o yorumlarla bakmaya çabaladım ama yapamadım. Yok, 2 öykü dışında ben bu kitabı bir türlü hissedemedim ya. Bugün Bize Kim Geldi ve Sevgili Mektupkardeşim öykülerini sevdim yalnızca, Sezgin Kaymaz'ın hayvan sevgisi ve merhameti içimi ısıttı, hatta yüreğimi burktu. Diğer öykülerde ise ne yazık ki komik bulunan kısımlar komik gelmedi, hüzünlü denilen yerler beni etkilemedi... Günlük dil ve argo kullanımı işlevsel olduğunda gözüme hiç batmaz, burada da batmadı ama çok fazla tekrara düştüğünü hissettim. " "Başka da bi' şeycik demem!" deyip daha bi' sürü şeycik dedi." cümlesi ilk okuduğumda gülümsetti ama iki, üç, dört, beş... Derken tadı kaçtı mesela benim için. Sezgin Kaymaz'ın kendi yaşamını, kendi küçüklüğünü, kendi eşini, kendi kedilerini/köpeklerini anlattığını anladım, çok da severim kişisel anlatıları fakat bu kez olmadı be! Neyse, yazarın en merak ettiğim kitabı falan değildi, "daha da okumam"lık bir hissim de yok, merak ettiğim diğer kitaplarına (Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, Lucky, Geber Anne, Kün) ileride bir şans daha vereceğim.