Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bütün Yönleriyle Ölüm ve Ahiret Halleri

İmam-ı Kurtubi

Bütün Yönleriyle Ölüm ve Ahiret Halleri Hakkında

Bütün Yönleriyle Ölüm ve Ahiret Halleri konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Kendi nefsime bir hatırlatma, ölümünden sonra da salih bir amel olması için ölüm, ölülerin durumu, haşr, neşr, cennet , cehennem, fitneler ve kıyamet saatinin alametleri hakkında özlü bir kitap yazmak istedim. İmamların kitaplarında gördüğüm ve bu ümmetin büyük alimlerinden bana rivayet edildiği kadarıyla nakillerde bulundun inşallah bu nakilleri açık ve nispet edilmiş bir şekilde göreceksiniz.
Çevirmen:
Turgut Akyüz
Turgut Akyüz
Tahmini Okuma Süresi: 22 sa. 13 dk.Sayfa Sayısı: 784Basım Tarihi: 13 Nisan 2020Yayınevi: Ravza Yayınları
ISBN: 9786058021143Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Ciltli
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 62.5
Erkek% 37.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İmam-ı Kurtubi
İmam-ı KurtubiYazar · 8 kitap
Ebu Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Kurtubî (ö. 671/1273), Tefsir, hadis ve fıkıh âlimidir. Kurtuba’da (Cordoba) dünyaya geldi. Doğum tarihi VI. (XII.) yüzyılın sonları veya VII. (XIII.) yüzyılın başları olarak tahmin edilmiştir. Mütevazi kişiliği ve sade yaşayışıyla tanınan, zühd hayatına önem veren Kurtubî 9 Şevval 671’de (29 Nisan 1273) Münyetü Benî Hasîb’de vefat etti ve burada defnedildi. Kabri, 1971 yılında onun adına inşa edilen camideki türbesine nakledilmiş olup halen ziyarete açık bulunmaktadır. (Kasabî, el-Kurtubî, Kahire 1399/1979, s. 30). Tefsir, hadis, kıraat, fıkıh gibi alanlarda çok iyi yetişmiş olduğunu eserleriyle ortaya koyan Kurtubî’yi Zehebî “ilimde derya” olarak nitelendirmiş, diğer müellifler de hakkında benzer ifadeler kullanmıştır. (bk. Zehebî, Târîhu’l-İslâm: sene 671-680, s. 74-75) Tefsiri Kurtubî’nin en hacimli ve önemli eseri olan el-Câmi li-ahkâmi’l-Kurân (Tefsîrü’l-Kurtubî) tefsir kaynakları arasında seçkin bir yere sahiptir. Eserin mukaddimesinde, takip ettiği metot hakkında kısa bilgi veren müfessir, daha sonra tilâvet adabı, Kur’an öğrenmenin önemi, kınanan re’y tefsiri, tefsirde sünnetin yeri, el-ahrufü’s-seb‘a (yedi harf), sûre ve âyetlerin tertibi, Kur’an’ın faziletiyle ilgili olarak uydurulan hadisler ve bazı konulara yer vermiş, euzü ve besmelenin tefsiriyle asıl tefsire girerek sıra ile sûreleri ele almıştır. Mukaddimede belirtildiği üzere ayetler açıklanırken faydalanılan kaynaklara işaret edilmiş, bazı istisnalarla birlikte genellikle nakledilen görüşlerin kimlere ait olduğu zikredilmiştir. Müfessirlerin naklettikleri kıssalara ancak ihtiyaç halinde yer verilmiş, nüzûl sebepleri, kıraat ihtilâfları, lugat, nahiv, nesih gibi konular üzerinde titizlikle durulmuş, makbul re’y tefsiriyle me’sûr (rivayete dayanan) tefsirin birlikte ele alınmasının güzel örnekleri ortaya konmuştur. Ayetlerin ihtiva ettiği hüküm ve meseleler birinci mesele, ikinci mesele... şeklinde numaralanarak ayrıntılarıyla ele alınmış, bu sırada tefsir, hadis, fıkıh ve diğer ilimlere dair çok geniş kaynaklara başvurulmuş, bu eserlerdeki görüşler bazen aynen nakledilmekle yetinilirken bazen de tartışılmış, sebepleri zikredilerek tercihler yapılmıştır. Ehl-i sünnet dışındaki fırkaların ve özellikle Mutezile’nin görüşleri ele alınarak çürütülmeye çalışılmıştır. Kurtubî bu titizliği yanında şer‘î asıllara aykırı olmayan işârî tefsirlere zaman zaman yer vermekte mahzur görmez. Kendisi Mâlikî olmakla beraber mezhep taassubu da gütmez. Delillerini kuvvetli bulduğu diğer mezheplerin bazı görüşlerini tercih ettiği olmuştur. Muhalifleriyle tartışmasında naziktir. Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’yi sertliği sebebiyle tenkit eder. Endülüs âlimlerinin hâkim tutumunu takip eden Kurtubî belâgat nüktelerine pek temas etmez. Usulcüler kadar ayrıntılı olmasa da zaman zaman usûl-i fıkıh kaidelerine başvurur ve fürûun bu kaidelere bina edilişinin güzel örneklerini verir. Hadis ilmine vukufu sebebiyle rivayetleri değerlendirmeye tâbi tutan müfessirin, az da olsa zayıf ve nadiren de mevzû hadislerle İsrâiliyat’a yer verip bunlar hakkında herhangi bir değerlendirme yapmadığı da olur. Bu yönüyle onun İbn Kesîr İsmâil b. Ömer (ö. 774/1373) ve Şevkânî (ö. 1250/1834) gibi müfessirlere örnek teşkil ettiği söylenebilir. Kurtubî’nin faydalandığı pek çok kaynak arasında İbn Atıyye el-Endelüsî’nin (ö. 542/1148) el-Muharrerü’l-vecîz adlı tefsirinin ayrı bir yeri olduğunda ve özellikle Kurtubî’nin takip ettiği metot bakımından bu eserden etkilendiğinde şüphe yoksa da İbn Atıyye’nin bu eserini “büyük ölçüde Kurtubî’nin tefsirinin esası” olarak değerlendiren A. Jeffery’nin bu görüşünde mübalağa bulunduğunu kabul etmek gerekir. (bk. Mukaddimetân, Giriş, s. 4) Zira bilhassa hadislerin kaynaklarına işaret edilerek bunların değerlendirmesi, kıraat ihtilâflarıyla dil ve nahiv açısından meselelerin daha geniş şekilde ele alınması gibi pek çok husus göz önüne alınırsa Kurtubî’nin İbn Atıyye’yi gerilerde bıraktığını söylemek doğru olur. Safedî, İbn Ferhûn ve Dâvûdî gibi âlimlerin kendisinden övgü ile söz ettikleri Kurtubî’nin bu eseri büyük hacmine rağmen ilim çevrelerinde, özellikle Doğu’da (Ortadoğu’da, bk. İbn Haldûn, III, 1032) büyük ilgi görmüş ve muhtelif baskıları yapılmıştır. (I-IV, Kahire 1950; 1353-1369/1935-1950; 1380; I-XX, 1386-1387/1966-1967; bk. TDV İslam Ansliklopedisi, Kurtubi, el-Câmi li-ahkâmi’l-Kurân md.)