Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zamanımızın Ruhu Üzerine Uluslararası Bir Tartışma

Büyük Gerileme

Kolektif

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Şu an yüzleştiğimiz sorunlar bir sihirli değnekle, kısa yolla ya da mucize tedavilerle çözülebilecek sorunlar değil; onları ortadan kaldıracak şey kültürel bir devrim. Bundan dolayı, uzun vadeli düşünme ve planlama da gerektiriyorlar: Aceleyle akan ve anların yönettiği hayatımızda ne yazık ki unutulmuş, nadiren uygulanan beceriler. Bu becerileri hatırlamamız ve tekrar öğrenmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için ihtiyacımız olan, sakin bir kafa, çelik gibi sinirler ve bolca cesaret; en önemlisi, tam ve gerçekten uzun vadeli bir vizyona ve çokça sabra ihtiyacımız olacak.
Sayfa 43
Yeni popülist liderler, ulusal egemenliğin krizde olduğu bir dönemde ulusal liderlik istediklerinin farkındalar. Bu egemenlik krizinin en önemli belirtisi, hiçbir modern ulus-devletin kendi ulusal ekonomisi denebilecek bir şeyi yönetmiyor olması. Bu, en zengin ülkenin de, en fakir ülkenin de ortak sorunu. ABD ekonomisinin azımsanmayacak bir kısmı Çin’in elinde, Çin için Afrika, Latin Amerika ve diğer Asya ülkelerinden gelen hammaddeler elzem, herkes bir ölçüde Ortadoğu petrolüne ihtiyaç duyuyor ve tüm modern ulus-devletler küçük bir sayı oluşturan zengin ülkelerden gelişmiş silah ve mühimmat satın almaya mecbur. Ulusal egemenliğin temeli olarak ekonomik egemenlik, zaten her zaman şüphe duyulacak bir şeydi. Bugün ise, gitgide geçerliliğini yitiriyor. Modern devletlerin koruyup geliştirme iddiasında olacağı bir ulusal ekonominin yokluğunda, devletler ve yönetime talip popülist hareketlerin, ulusal egemenliği icra etmek için kültürel çoğunlukçuluk, etnik milliyetçilik ve içerideki entelektüel ve kültürel muhalefeti bastırma yoluna gitmesi şaşırtıcı değil. Başka bir deyişle, ekonomik egemenliğin her yerde çöküşü, kültürel egemenliğin vurgulanmasına sebep oluyor.
Reklam
Özetle: Günümüz dünyasında, dışarıdan-göç (immigration) bir nebze kontrol edilebiliyorsa da, göç (migration) biz ne yaparsak yapalım kendi yolunu buluyor. Bu süreç, uzun süre daha devam edecek, insanlık durumunun bugün geçirdiği daha geniş ve muhtemelen şimdiye kadarki en büyük dönüşümle beraber. İnsanlık durumunun yirminci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla girerken gösterdiği gizli ve açık trendlerin ve bunların öngörülebilir sonuçlarının en iyi toplumsal analizlerini yapan Ulrich Beck'in de söylediği gibi, bugünkü büyük sorun, bizim halihazırda neredeyse kozmopolit olan acı durumumuz ile kozmopolit bir farkındalığa, kafa yapısına ya da tavra sahip olmayışımız arasındaki yaman çelişki. En rahatsızlık verici ikilemlerimiz, en sıkıntılı tasa ve endişelerimiz bu çelişkiden kaynaklanıyor. "Kozmopolit acı durum"la Beck'in kastettiği, insanlığın dünya çapındaki gelişmiş maddi ve manevi karşılıklı bağımlılığı; buna başka yerde küreselleşme de deniyor. Bu acı durum ile bizim onun şimdiye kadar hiç görülmemiş taleplerine uyum sağlama kapasitemiz arasında ise, gitgide açılan, kapatılması güç bir mesafe var. Halihazırda ulaşılmış karşılıklı bağımlılığın, bölgesel özerklik ve egemenliğin gitgide yok oluşunun ortaya çıkardığı sıkıntıları çözebilmek için (ki zaten imkânsız bir görev!) elimizde sadece geçmişte üretilmiş, ancak özerklik, bağımsızlık ve egemenlik şartlarında işe yarayacak kavramlar var.
Sayfa 36 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Korku, harici bir nesnenin kimliğimize oluşturduğunu düşündüğümüz tehditten kaynaklanır; halbuki kaygı, kimliğimizle ilgili, dış tehditten korumak istediğimiz bir terslik olduğunu fark ettiğimizde doğar. Korku bizi harici nesneyi yok etmemiz için zorlarken, kaygıyla yüzleşmek kendimizi dönüştürmeyi gerektirir. İnsan, Benjamin'in, eski düzen ölürken ve yenisi henüz doğmamışken ortaya çıkan canavarlarla ilgili önermesini tersine çevirecek oluyor: Bir düzen hüküm sürdüğü müddetçe, dehşetler ve canavarlar normalize olur; ancak eski düzenin ölüp de yenisinin henüz belirmediği geçiş sürecinde dehşetler oldukları halleriyle görünür, normal görünmekten çıkarlar ve böyle umut anlarında, büyük eylemler mümkün olur.
Sayfa 222 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Seçimler
Amerikan ve Fransız Devrimleri sonrasında, seçimler demokrasiyi mümkün kılmak için değil, ABD'nin kurucularından Thomas Jefferson'ın deyimiyle, "doğal aristokrasiyi" güçlendirmek için getirilmişti. Güç artık unvan, şato ve av toprağı sahiplerinin elinde toplanamazdı, bunun yerine entelektüel yeterlilik ve ahlaki üstünlük göstererek kendini kanıtlamış insanlara verilmeliydi. "Seçim" ve "seçkin" kelimeleri, etimolojik olarak akrabadır: Seçimler, yeni seçkinleri oluşturan süreçtir.
Sayfa 202 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bugün liberal sol da, popülist sağ da korku siyasetine kapılmış durumda: göçmen korkusu, feminist korkusu vb. veya fundamentalist popülistlerden duyulan korku vb. Burada yapmamız gereken ilk şey, korkudan kaygıya geçmeyi başarmak: Korku, harici bir nesnenin kimliğimize oluşturduğunu düşündüğümüz tehditten kaynaklanır; halbuki kaygı, kimliğimizle ilgili, dış tehditten korumak istediğimiz bir terslik olduğunu fark ettiğimizde doğar. Korku bizi harici nesneyi yok etmemiz için zorlarken, kaygıyla yüzleş­mek kendimizi dönüştürmeyi gerektirir. İnsan Benjamin'in, eski düzen ölürken ve yenisi henüz doğmamışken ortaya çıkan canavarlarla ilgili önermesini tersine çevirecek oluyor: Bir düzen hü­küm sürdüğü müddetçe, dehşetler ve canavarlar normalize olur; ancak eski düzenin ölüp de yenisinin henüz belirmediği geçiş sü­recinde dehşetler oldukları halleriyle görünür, normal görünmekten çıkarlar ve böyle umut anlarında, büyük eylemler mümkün olur.
Reklam
Post-Truth
15 Kasım 2016'da Oxford Dictionaries'in yayın kurulu "hakikat sonrası"nı yılın kelimesi ilan etti. Çok geçmeden Gesellschaft für deutsche Sprache de buna katılıp postfaktisch'i (olgu sonrası, hakikat sonrası) Almanca "yılın kelimesi" ilan etti: "Gittikçe daha büyük toplumsal tabakalar, 'şu tepedekilerden' hazzetmemelerine rağmen, olguları görmezden gelip bariz yalanları bile seve seve kabul etmeye hazır hale geliyor. 'Hakikat sonrası çağda' hakikat talebi değil, 'hissedilen hakikatin' dile getirilmesi başarıya ulaştırıyor."
Sayfa 186 - Metis YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.