Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çamlıca'daki Eniştemiz

Abdülhak Şinasi Hisar

Çamlıca'daki Eniştemiz Gönderileri

Çamlıca'daki Eniştemiz kitaplarını, Çamlıca'daki Eniştemiz sözleri ve alıntılarını, Çamlıca'daki Eniştemiz yazarlarını, Çamlıca'daki Eniştemiz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşlana yaşlana gözlerimizden nice perdeler kalkacak. Gü­nün birinde nihayet kendi kendimizle tanışarak kıymetli bir dost kazanacağız.
Sayfa 211Kitabı okudu
Sağırların ya­nında her zaman söylemeyi adet edindiğimiz sözlerin lüzum­suzluğunu duyduğumuz ve söylenmeye değer sözlerin azlığını idrak ettiğimiz gibi, delilerin yanında da nice muhakemelerden vazgeçmek ve kabul edilmesi başka bir şuura ihtiyaç gösterecek şeyleri söylememek lüzumunu anlar ve uslanırız.
Reklam
Bir ihtiyar kadının buruşuk yüzü yabancı gözlere sadece çirkin ve adeta kirli görünür. Fakat bu kadının torunu, o yüzde eski Mısır parşömenlerini okuyan bir alim gibi, şefkatin, muhabbetin ve bütün hayatın en emin lezzetlerini okumasını ve duymasını bilir.
Sayfa 30 - Yapı Kredi Yayınları
223 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Kitabın konusu anlatıcının uzak bir akrabası olan Vehim Enişte'nin yaşamı. Ancak bunu yaparken bir yandan da Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarını ve insanoğlunun nefis muhasebesinde yaptığı yanlışlar da sergileniyor. Abdülhak Şinasi Hisar bu kitapta Enişte'nin işe yaramaz huylarını anlatırken aynı zamanda da geçmişe olan
Çamlıca'daki Eniştemiz
Çamlıca'daki EniştemizAbdülhak Şinasi Hisar · Yapı Kredi Yayınları · 2012272 okunma
Hayat duyguları ve ölüm düşünceleri
Bezgin günlerimizde, dünyann mânaları gûya vücudumuzdan akan kanlar gibi, gönlümüzden boşalarak, artık her sey gözümüzden düşünce, biz, odamizın inine çekilecek, yatağımızın deryasına dalacağız. O zaman hafızamızın ufuklarından eski muhabbetli günler ve eski lezzetli geceler, melek kanatlarıyla gelerek ve melek sesleriyle mırıldanarak, bizi eski ninniler gibi uyutacak! Yaralanmış gibi yattiğımız yataklar bizi vapurlar ve trenler gibi hülyalarımızın ikliminde ve ruyalarimizın diyarnda dolaştıracak ve biz, bu yorgun seyahatlerden, geceden doğan günler gibi, yine dinlenmiş çıkacağız!
Sayfa 210Kitabı okudu
Hayat duyguları ve ölüm düşünceleri
Bazan havat ve cok kere de ölüm sevdiklerimizi ve birlikte yaşadıklarımızı bizden ayırinca içimizde eski bazı heveslerimizin söndüğünü ve bazı neşelerimizin sona erdiğini duyarız. Artık onlarla birlikte düşünmeye alıştığımiz fikirleri bir daha deşemeyecek ve onlarla birlikte gülmeye alışkın olduğumuz mevzularda bir daha gülemeyeceğiz demektir. Böylece ölenlerin birçok alakalarimızı ve duygularımızı içimizden söküp kendileriyle birlikte götürdüklerini; onlarla beraber biraz da fikirlerimizin ve hislerimizin göçtüğünü; ve kendimizin de biraz öldüğümüzü, parça parça ölmekte olduğumuzu anlarız. Ölümün sevdiklerimizi ve bildiklerimizi birer birer yolumuzdan çekip aldığını göre göre onun bizimle münasebette olmayan bir yabancı değil, fakat gölgesi yollarımızı saran bir bildik olduğu ve hafizamızdaki mezarlık böyle büyüdükçe yavaş yavaş bize doğru yaklaştığını düşünmeye koyuluruz.
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Enistemiz kadın delisi oluyor.
Zamana dair ve zamanla geçen şeylerin çabukluğu yahut yavaşlığı hakkında doğru bir fikir edinmemiz pek güçtür. Zira zamanın hep iç içe geçen hudutları bildiğimiz diğer hudutlarin hicbirine benzemez. Birçok şeyler vardir ki pek eski zamanlarda kalmis sanırız. Halbuki bunlarin bir isim verilemeyen tesirleri yeni zamanlar içinde duyulur. Birçok
Sayfa 182Kitabı okudu
Bazı yemekleri görür görmez onun mutlaka tekrar ettiği dil persengleri vardı. Meselâ köfte sahanı gelse "Seni gidi koftehor seni!" demek âdetiydi. Kızarmış bildırcınlarin guvez eti, bir lokmalık göğüslerinin ince tadı kendisine Ayastefanosta oturdukları sene Halkalı civarında bıldırcın avına dadandığı zamanları hatırlatırdı. Bazı
Bazı geceler herkes ortalıktan çekildikten sonra ağaçlar arasında kalmış bir rüzgar kendi kendine uğuldardı. Bazı geceler de yalnız başlarına kalan yüksek fıstık ve çam ağaçları kendi aralarinda romantik mahluklar gibi söyleşmeye koyulurlardı. Ne dediklerini anlayamadan onların dallarını eğerek birbirleriyle kulaktan kulağa uzun uzun konuştuklarını duyardım.
Geceler ve Gündüzler
Bomboş ve masmavi Marmara nın bir kenarında koyu renkli adalar, rahata yatmış vücutlar gibi görünür ve yine solda , daha yakında , ölüm diyarının hududunu teşkil eden Karacaahhmet mezarlığının sanki yürürken duraklamış yüksek servileri görünür. Bazan tunçtan heykellere dönen, bazan içlerine düşen bir teessürle birden bir ürperme geçiren bu serviler, bence, yan yana, güya cenaze merasimine gelen ve hırkalarına sarılarak sükût eden uzun boylu yüksek sikkeli Mevlevi dervişlerin kafilesine benzerdi ve serviliğin teker teker bizden ayrılan ağaçları da sürüden uzaklaşarak güya birtakım şahsî fikirlere doğru yol alan birer dervise benzetirdim.
Reklam
Fakat gerçi tanıdığınız bir adamın resmini yapabilirsiniz. Onun tebessümlerini çizebilir, bakışlarını gösterebilirsiniz. Sözlerini tekrar edebilir ve yaptıklarını hikâye edebilirsiniz. Ancak resmini yaptiğınız adamin asıl hususiyetini yapan o iç çeker gibi nefes alışlarını, sözüne başlar ve onu bitirirken çıkardığı ve böylece bütün cümlelerinin özünü tamamlayan o hriltilı seslere, o homurdanışlara söylettiği mânaları nasıl duyurabilirsiniz? O başın, kolların, ellerin, bakışların sözlere iştirâk eden hallerinde ve sesin muhtelif perdelerinde lâkırdilara ayrica mânalar katan tesirleri ve bir dudak büküşünün, bir telâffuz farkının bunlarda yaptıiğı tâdilleri ve bunlara kattığı ilâveleri nasıl canlandırabilirsiniz?
Çamlıca
O zaman Çamlca'nn bir cazibesi daha tamamen milli olmasıydı. Filhakika Büyükada ve sefarethaneleriyle Tarabya, bir hayli ecnebi yatakları ve şehrin başka yerlerine nispetle, adeta vabancı mahalleleriydi. Hattâ, Bebek bile, yadırgatan yabancıları daha az sayida ve Hiristiyanları daha az samatacı olmakla beraber, vine az çok böyleydi. Fakat Camlıca tamamen Türk ve Müslüman bir muhitti. Ingilizlerin bir cemiyette seyrek yapılan kusurları nezaketen görmemezliğe geldikleri gibi burada da Türkler de tek tük riayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı.
Halbuki deliler bizi bu gafletimizden kurtararak hakikati bize olduğu gibi gösterirler. Insan bir deliyle konuşurken, daha bir çeyrek saat geçmeden, gözleri açılır ve aklı başına gelir, belki uzun zamanlarda öğrenemeyeceyi şeylere akıl erdirir. Başkalarının müfekkirelerine tesir etmek için samimiyetin kâfi gelmediğini, herkesin kendi mantığımizla düşünmediğini, insanların bir kısmnının bizim ruhumuzla hiçbir alakaları olmadığını ve bir çok şeylerin bu bakımdan ne güç olduğunu anlarız. Delileri insanın hususiligini,, muhakemesisliğini, her fikrin nispiliğini, ayrılığını gözle görülür ve elle tutulur şekilde temsil etmekle bize büyük bir kolaylık ve istifade temin etmiş olurlar.
"Her zaman kendi mukadderatımızla hudutlanmış ve adeta kendi kendimize hapsedilmiş gibiyiz."
Sayfa 222 - Bu Alemden Son Kalan CümleKitabı okudu
"Yavaş yavaş, parça parça ölen bizler, ölülerin birdenbire ne kadar ölmüş olduklarına bir türlü akıl erdiremiyoruz."
Sayfa 215 - Hayat Duyguları ve Ölüm DüşünceleriKitabı okudu
883 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.