ﻗُﻞْ ﺍِﻧَّﻤَٓﺎ ﺍَﻧ َﺎ ﺑَﺸَﺮٌ ﻣِﺜْﻠُﻜُﻢْ ﻳُﻮﺣَٓﻰ ﺍِﻟَﻰَّ ﺍَﻧَّﻤَٓﺎ ﺍِﻟَﻬُﻜُﻢْ ﺍِﻟَﻪٌ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ﻓَﻤَﻦْ ﻛَﺎﻥَ ﻳَﺮْﺟُﻮﺍ ﻟِﻘَٓﺎﺀَ ﺭَﺑِّﻪِ ﻓَﻠْﻴَﻌْﻤَﻞْ ﻋَﻤَﻠﺎً ﺻَﺎﻟِﺤًﺎ ﻭَﻟﺎَ ﻳُﺸْﺮِﻙْ ﺑِﻌِﺒَﺎﺩَﺓِ ﺭَﺑِّﻪِٓ ﺍَﺣَﺪًﺍ﴿١١٠﴾
110- De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.
(Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor.
Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.
Her peygamberin ümmeti belirli bir kabiliyet ve idrake sahip olduğundan,ümmetler arasındaki bu farklılık dinler ve mezhepler arasındaki farklılığa sebep olmuştur.
VEDA HUTBESİ
"Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada buluşamayacağım.
İnsanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübârek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü
Arayan belâsını da Mevlâsını da bulur. Cenâb-ı Hakk arayıcı kuluna mürşid sûretiyle tecellî ederek onu madde, nebat ve hayvan mertebesinden geçirir. İçini arıtıp, temizler. Bu suretle de dünyada iken aslı ile âşinâlık eder. Bulacağını bulur, göreceğini görür, yani ihtiyârı (kendi isteği) ile ölecek, nefsinin esaretinden kurtulup Hakk'ın esrarı mahremi, yâri olur ve doğrudan doğruya aslını bulur.
İlim, lâ ilahe illallah'tır. Amel ise adâlet ve istikamettir. Allah'tan gayrı hidâyet edici yoktur.
Hz. Muhammed (s.a.u) bir hidâyet nûrudur. Hidâyet nûrunu bulan, tabiat ve beşeriyet kirlerinden kalbini temizleyen, ağyâr (Allah'tan gayrı her şey) ve mâsivâ (dünya ilgileri) tozundan kurtulan kimseye istikamet sahibi denir.