Hrant Dink sonrası biraz daha ılımlı baktığım 2. Ermeni sanırım Margosyan. Gerçi ona Ermeni demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. O Anadolu’nun içinden gelen, gerçek bir Anadolu çocuğu, Ziya Gökalp’in hemşehrisi Diyarbekirli Margos. Yaş oldu 81. Bu ve buna benzer rahmetli Ara Güler, Osman Aysu gibi isimlerin kişiliğine ve karakterine yorum yapmak bizlere düşmediği gibi yayımladıkları eserleri üzerinden fikir almak daha doğru olacaktır.
Bu kitap aslında onun daha evvelden yazdığı yazıların birleştirilmiş hali olarak karşımıza çıkıyor. İçeriği gerçekten dolu dolu ve yergiler de kıvamında yapılmış. Hani Levent Kırca’nın o 2000li yıllarda oynadığı skeçler sanki gözümde canlanır gibi oldu. Ekmek kavgası, insanlara verilen (!) değer ve özellikle yaşanan siyasi kavgalar henüz çok yakın. Özellikle siyaset konusundan nefret ettiğimi her zaman olduğu gibi gene belirteceğim. Yaşadığınız ülkeyi, milleti, bayrağı sevmek; bunlara aşık olmak sizi ırkçı yapmaz. Buna ne zaman siyaset denir oldu bilmiyor ve bu yüzden nefret ediyorum.
Objektif olarak bakarsak her konu ilginizi çekmeyebilir, sevmeyebilir hatta nefret bile edebilirsiniz ancak anlatılan ve ironi yapılan birçok olay da durumların gerçekliğini asla değiştirmeyecektir.
Ben olumlu bakıyor ve hepimize mutlu sabahlar diliyorum. Gününüz güzel olsun, keyifle kalın, kitapla kalın, esen kalın efendim..