Şehirlere sıkışıp kalmış her şeyimiz sevgilerimiz, acılarımız, görmelerimiz, hissetmelerimiz.
Metropol şehirler içinde kaybolmaya yüz tutmuş benliğimiz kendimizin iç sesini dinlemeye başlayınca kendisini beton yığınlarının arasında kurtulmak için adeta can çekişiyor.
Anadolu'nun bir yerlerinde ( Kayseri olsa gerek ) üniversitede görev yapan Barışın,
Ayrılıkları, yalnızlıkları, ve bitmeyen gecelerine şahit oluyoruz.
Şahit olurken tüm bu olanlara, Japon edebiyatına doğru da bir yelken açıyoruz.
Barışın içinde yanan ormanın çıkardığı sesi dinliyor, onunla kaybedip onunla aynı masa da sabahlıyoruz.
Cengiz Aytmatov'un dediği gibi Gün gelir ve anlar ki insan; Yaşadığı her şey bir yalandır..! Geriye vazgeçemediği bir Aşk ve kabullenemediği bir yalnızlık kalır sözü ile baş başa kalıyoruz sonunda..