Bu tarz insanı temel alan kitaplara bir hevesle başlayıp, tekte yüz sayfaya yakın okuyup daha sonra tüm hevesimi kaybediyorum. Sıkıcı mı geliyor yoksa terimler ve dipnotlardan mı bunalıyorum bilmiyorum ama bu durumun çözülmesi gerektiği aşikar.
Damga; toplumun bir kısmı tarafından kabul görmeyen, zihinsel veyahut fiziksel olarak kusurlu sayılan insanları toplumsal, bireysel ve ego kimliği olarak üç ayrı düzlemde inceleyen başarılı sayılabilecek bir kitap. Erving Goffman'ın önce bir takım sosyoloji terimlerini açıklayıp, daha sonra açıkladığı terimleri yaşanmış olaylarla örneklendirerek bağlamına oturtması anlatımını akıcılaştıracakken çok zorlaştırmış. İlk sayfalardan itibaren o kadar dipnot, terim ve açıklamaya maruz kalıyorsunuz ki, tam bir şeyler anladım derken yeni bir açıklamayla "galiba anlamamışım," triplerine girerken buluyorsunuz kendinizi.
Kitap anlattığı konunun hassasiyeti ve kimine göre duygusallık derecesinin yüksekliğine inat daha robotik ve akademik bir şekilde kendini açıklıyor, bu da yeni yetme okuyucular için okumayı biraz daha zorlaştırıyor.
Onun haricinde bir çok insanın tabusu olan bir konu hakkında bu kadar detaylı ve empati kurmaya zorlayan bir kitap olması müthiş bir şey. Yolda gördüğünüz kör bir amcaya, ya da sakat bir ablaya karşı acıma duygunuzu ve istemsizce yaptığınız davranışların tümünü yok edebilecek nitelikte.
Kuvvetle muhtemel gene okurum.