"Kamer Can, savcıyla göz göze geldi. Konuşamıyordu.
Ne karşısındakini bir savcıya, ne de kendisini bir tutukluya benzetebiliyordu. Bulunduğu oda, ansızın kocaman bir arena oluvermişti sanki. Savcı bir matadordu olsa olsa. Kendisi de, her işkencede sırtına mızraklar saplanmış yaralı bir boğa..."