İnsanları yanlış mı değerlendirmişti? Konuşmasına çok mu umut bağlamıştı? Konuştuğu süre boyunca gerçek yüzlerini saklamışlardı da, şimdi sıra harekete geldiğinde maskeler düşüyor muydu?
Çevresindekiler ne biçim insanlardı!
Şu anda yapabileceğim tek şey sonuna kadar aklımı başıma toplamak. Hayatta hep her işi birden yapmayı istedim, üstelik çoğunlukla geçersiz amaçlar uğruna. Bu bir hataydı.
İnsan bu dünyada otuz yıl yaşamışsa eğer ve benim gibi hep yalnız başına savaşmak zorunda kalmışsa, o zaman beklenmeyen olaylara karşı bağışıklık kazanıyor ve bunlar yüzünden çok sarsılmıyor.
Altınpost Yayınları'nın basımından okuduğum kitap. Öncelikle bu baskıyı tavsiye etmiyorum. Çok fazla yazım yanlışları ve anlatım bozuklukları ile dolu olduğu için kitabı anlamamı zorlaştırdığını düşünüyorum.
Dava, aslında hayat tarafından mahkemeye verilmiş Bay K.'yi anlatmakta. Bay K., ne kadar uğraşsa da suçunun ne olduğunu bulamaz. Bir sür sonra o da durumu kabullenir ve cezasını beklemeye başlar. Her olaydan herkesin anında haberdar olması ise ayrıca düşündürüyor.
Okurken çok da heyecanla ilerlemediğim bu kitabı başka yayınevlerinden okumanızı öneriyorum. Belki daha eğlenceli bir süreç olur. :)
Başından sonuna kadar belli bir şekilde ilerlemesi biraz sıktı fakat enteresandır ki okumayı bırakmadan devam ettim. Betimlemelere sıklıkla yer verilmiş, öyle ki bu betimleri okurken kitabın içinde kayboluyorsunuz.
Hani sanat filmleri vardır ya, yada özel sergilerde görücüye çıkan sanat resimleri...
Bakarsın, seyredersin, okursun hiçbir şey anlamazsın ama anlamadığını da soyluyemessin. İşte bu kitap benim icin böyle birşey...
"Hayır" dedi papaz,
"Doğru olduğunu kabullenmen gerekmiyor, sadece gerekli olduğunu kabullenmelisin."
"Ne acıklı bir düşünce." dedi K.
"Yalan söylemek dünyanın en doğal şeyi yapılıyor."