Herkes kendiyle hem fikir olanları akıllı olarak görüyor, olmayanları kendi fikirlerini savunanları da hastaneye kapatıyorlar. Peki ama neden? Bizim bildiklerimiz neye ve kime göre dogru? Evet hikayemiz bir akıl hastanesinde geçiyor. Babasının ölümünden sonra hastalığı ilerleyen (çoklu kişilik bozukluğu) zaman, mekan, gerçeklik kavramını yitirmis bir kişinin kendi içsel dünyasını ve çevresine bakış açışını keşif yolculuğuna çıkıyoruz.Bu kitapta kimsenin adı yok. Hasta bakıcısı anne gibi sevdiği Gülen Yüz, yan odasında kalan Boncuk Göz, Genç, Doktor, Uzun Saç (hemşire), Pos Bıyık, Göbekli, Karga Kara, Salkım sögüt agacı, Kızıl Sakallı karınca ordusu... Evet bütün karakterleri bu şekilde anlatıyor. Bir de hayali arkadaşları var. Bilim adamları, filozoflar, krallar, sultanlar daha kimler kimler. Onlarla sohbetler ediyor, hayatı sorguluyor, bilim ve felsefe üzerine tartısıyor ve günler böyle akıp gidiyor. Herkesin hayatına bir şekilde dokunup kendine faydası olmadığını düşünürken acaba fikri değisecek mi? Hastane de ne kadar kalacak? Peki gerçekten deli mi? Hepsinin cevabı kitapta. Özellikle Tesla,Ömer Hayyam, Mahatma Gandi ile olan sohbetleri çok keyif alarak okudum.