Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Demokrasi Buhranları: Demokrasimizin Geçirdiği Buhranlar ve Neticeleri Hakkında Bir Tahlil

Ahmet Hamdi Başar

Demokrasi Buhranları: Demokrasimizin Geçirdiği Buhranlar ve Neticeleri Hakkında Bir Tahlil Hakkında

Demokrasi Buhranları: Demokrasimizin Geçirdiği Buhranlar ve Neticeleri Hakkında Bir Tahlil konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
1
Okunma
Beğeni
419
Görüntülenme

Hakkında

Bu yazılar 1954 senesi içinde hazırlandı. Fakat neşri, memleketin üç mühim vilâyetinde örfî idare tatbikine yol veren üzücü hâdiselerden sonra, ancak şimdi mümkün olabildi. Buna rağmen onları bir sene evvel hazırladığım şekilde neşrediyorum. Yalnız mevcut şartlara göre bazı ifade değişiklikleri yapmakla iktifa ettim. Maksadım "Memlekette ne için hürriyet ve demokrasi rejimi kurulamıyor, ve kurulsa bile yaşamıyor?" sualine cevap aramak ve kendi görüşüme göre buna cevap vermeye çalışmaktır. Yüz küsur seneden beri hürriyet hasreti içindeyiz ve bunu elde etmek üzere mücadeleler yapmaktayız. Bu sayede memleketimizde bir iki defa hürriyet rejimi kurulmuş, fakat yaşayamamıştır. Hattâ her hürriyet hareketimiz muvaffak olduktan sonra, eskiden var olan birtakım hürriyetlerimizin bile ortadan kalktığı görülmüştür. (Önsözden)
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 24 dk.Sayfa Sayısı: 120Basım Tarihi: 1956Yayınevi: Türkiye Basımevi
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Ahmet Hamdi Başar
Ahmet Hamdi BaşarYazar · 3 kitap
Ahmet Hamdi Başar, Limancı Hamdi olarak da tanınırdı (d. 1897, İstanbul - ö. 26 Haziran 1971), Türk siyasetçi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin Coğrafya bölümü mezunu olup 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerindendir. İstanbul Liman Şirketi kurucusu ve yöneticisi olması nedeniyle kendisine Limancı lâkabı verilmiştir. Cumhuriyet'in kurulması aşamasında eşi Şükûfe Nihal Başar'la, kurucularından olduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nde önemli çalışmalar yapmışlardır. İstanbul Şişli’deki evlerinde toplantılar düzenlenmiş, kurtuluş mücadelesinin kararları alınmıştır. 1918 yılında İstanbul'da Ahali İktisat Fırkası'nı kurmuştur. 12 Ağustos 1930'da kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın, kuruluşunun üzerinden beş-altı ay geçmeden Limancı Hamdi (Ahmet Hamdi Başar) Ankara'ya giderek Atatürk'e gerici unsurların destek olduklarını, partiye akın ettiklerini, buna hâkim olamayacağını, bu hareketin Atatürk'ün kendisine de karşı olduğunu anlatarak partinin kapatılmasını talep etmiştir. Anılarında; Atatürk "Bu vefasızlık neyin nesi?" diye sorduğunda, Atatürk'e büyük bir nezaket içinde "Halk dışarıda kaldı." yanıtını verdiği yazılıdır. Serbest Fırka'nın ortadan kalkması kararının verildiği günün ertesi, Atatürk'le birlikte, iktisat müşaviri (danışmanı) sıfatı ile, yurtta büyük bir tetkik gezisinde bulunmuştur. Kurucusu olduğu İstanbul Tüccar Derneği'nin önderliğinde, Cumhuriyet'in 2. İktisat Kongresi olan 1948 Türkiye İktisat Kongresi'nin (22-27 Kasım 1948) tertiplenmesini sağlamıştır. (Cumhuriyet'in ilk İktisat Kongresi, Atatürk'ün önderliğinde 1923 yılında yapılan İzmir İktisat Kongresi'dir.) Ülke iktisadiyatının (ekonomisinin) gelişmesi için büyük çabalar sarf etmiş, kanun teklifleri vermiştir. İsmet İnönü'nün 10 Mayıs 1946'da toplanan Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı'nda verdiği nutukta, Cumhurbaşkanlığı ile Parti Başkanlığını bir arada muhafaza edeceğini belirtmesi üzerine, bu görüşü hatalı bulan Ahmet Hamdi Başar, bu nutkun iradından (okunmasından) bir hafta kadar sonra, 19 Mayıs'ta, İsmet İnönü'ye Açık Dilekçe isimli bir broşür vererek endişelerini belirtmiştir. Netice alamayınca Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa etmiştir. Demokrat Parti'den adaylığını koymuş, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, İstanbul Millet Vekili olarak 1953 yılı sonlarına kadar hizmetlerine devam etmiştir. Ancak ülke kalkınması için yaptığı kanun tekliflerinin kabul görmemesi üzerine hayal kırıklığına uğramış ve 1953 yılında partiden istifa etmiştir. Seçim Sistemi ve Demokrasi hakkında bir görüşü... Seçim yasalarını eleştirmiş; körkütük cahil, köyünün hududu dışında dünya mevcut olduğunu da bilmeyen, yüzü örtülü köylü ihtiyar kadınla bir mütefekkirin, bir Ordinaryüs Profesörün aynı kıymet taşıyan reyleriyle bir adamın iş başına geçerek ve aklının kestiğini yaparak "Ben milletten rey aldım, onun namına bu işi yapıyorum" denmesine karşı çıkmış; buna demokrasi, halk hakimiyeti denemeyeceğini vurgulamış ve "Böyle şey olmaz!" diyerek tepkisini sert bir biçimde göstermiştir.