Kitabevine adım attığımda hepsinin kokusunu alabiliyordum, kapakların ardına saklanan maceraların kokusuydu. Yürek burkan hikayelerin. Yüreğe şifa olanların. Yitirilen ve bulunan sevdaların hikayeleri. Kendini keşfetmenin. Yalnız bir dünyada kendini daha az yalnız hissettirecek hikayelerdi.
Gerçekte asla tanışmayacağın ama yine de ailedenmiş gibi hissettiren insanlara aşık olmaktan daha güzel bir his yoktu.
O kadar çok kelime vardı ki nereden başlayacağımdan bile emin değildim. Artık kendi hikayem için sayfaların arasına dalma fikri her zamankinden daha fazla hoşuma gitti. Vaktimi kendi hayatımla harcamak yerine başka birinin sonsuza kadar mutlu yaşamasını okumayı tercih ederim.
Yüz Karası kitabını başta çok sevmiştim birçok kısmın altını çizdim falan ta ki Grace "iyi kız" kalıbından çıkıp "kötü kız" olmak için kendini Jackson'ın fb'si yapana kadar 😍😍😍. Şu kadın karakteri ezik göstermeyin artık sıktı harbiden.
Yüz Karası Kitaba arkadaşımla başladık ama efkarlıyım... Ben bekleyemiyorum okuyorum, onun ise pek okuma alışkanlığı yok ve geriden geliyor. Böyle olunca ben okuduğum sırada yaşadığım duyguları ve düşüncelerimi ona spoiler olur diye yazamıyorum, hep içimde kalıyor 😩 Şimdi bir de bugün öğrendik ki, kitabında basım hatası var. 30 sayfa falan bambaşka bir kitap basılmış. Hayattaki şansımız 😅 Kaderimde kitabı okurken akışkan forma geçip tek başıma erimek varmış...
Bazen şarkılarla kitapları bağdaştırıyorum kafamda.
Yüz Karası için daha arka kapağını okur okumaz Labyrinth demiştim ama bugün Bigger Than The Whole Sky'ı dinlerken Grace ve yaşadıkları belirdi zihnimde direkt. Az kalsın ağlayacaktım.. Çok zor gerçekten. Yakın çevremde de yaşayan biri olduğu için bu kadar etkilendim belki de bilmiyorum.. youtube.com/watch?v=BGsOo6K...
Yüz Karası 'nı bende görüp beğenince almak istemişti. Şimdi okudukça kriz geçirdiği her seferinde bana mesaj atıyor ahahahajsj Aynı anda okumak istemiştik aslında ama kısmet olmadı..
Neyse ben Adana'ya dönünce acısını çıkartırız diye düşünüyorum :"
Şu sıralar suluboyamın verdiği zevkin yerini örgü örmek aldı. İnsanın bir yumak iple istediği şeyleri yapabiliyor olması çok hoşuma gidiyor.
Pandemi zamanında da birçok şey örmüştüm. [Özellikle kırmızı atkımı çok seviyorum 🧣❤️]
Kendime bir de hırka denemişim... Acemiliğin böylesi 😂 Annemle baktıkça gülüyoruz 😅 Neyse olur böyle şeyler 😶 Sonrasında yaptıklarım fena değildi,,
Bu sefer çanta deneyeceğim. Pinterestte çok güzel örnekler var. Ben de yapabilirim bence ✍🏽🦋 Hırkayı da tekrar ele aldım, düzeltilebilir diye umut ediyorum 😂
~Bu özel günü benim çok anlamlı bulduğum ve içimi ısıtan bi alıntıyla kutlamak istedim.
Çünkü bence Jackson'ın sözlerini tüm anneler duymalı :)
"Öyle bir şey yok," diyerek elini tuttum. "Neredeyse anne olmak diye bir şey yok. Senin yedi çocuğun var, buraya varmış olsunlar ya da olmasınlar, bu onların var olduğu gerçeğini değiştirmez. Onlar senindi ve o kısa anlarda bile olsa tamamen sevildiler. Sen bir annesin Grace. Bebeklerini kucağında tutamadığın için çok ama çok üzgünüm ama sen bir annesin ve daima bir anne olacaksın."
~ sf 323
Jackson'ın Grace'e anneler günü notu ;
Çünkü "neredeyse" anne diye bir şey yoktur.
Yedi meleğinden yedi buket.
Anneler günün kutlu olsun prenses.