Tanrım Finn, sen ne kadar zerzevat bir adamsın!! Senin kadar kaypak,yavşak, rezil bir adam görmedim.
İnanılmaz sinir oldum okurken. Grace'e yapmadığını bırakmadın utanmadan etrafında pali gibi dolaşıyorsun. Hele o Autumn sinsi yılan düşman yapmaz yaptığını. Grace'in annesi Finn'in annesi olmalıymış, o kadar şey yaşamışsın kızına daha çok destek verip yanında olmalıydın.Ve Jackson, insanları yaftalamak ne kadar kolay ve hiçbir şey göründüğü gibi değildirin mükemmel bir örneği olmuş. Çok sevdim seni, ummadığın taş baş yarar işte.
Ne kadar sinir olarak ve üzülerek okusam da beğenerek okudum. Empati kurmamak elde değildi.Birçok duyguyu karmaşa yaratmadan aktarabilmiş.Yazar benim için okuduğum iki kitabından sonra ağır drama kraliçesiydi ama bu kitabında dengeyi güzel tutturmuş, ruhsal çöküntü yaşamadım. İki kırılgan ve yaralı çift, ne kadar güzel tamamladılar birbirlerini. Annelik, aşk, sadakat, dostluk ve aile gibi birçok kavramı çok gerçekçi ve büyük bir ustalıkla sunmuş bizlere. Fakat Grace'in yaşı ve 15 yıllık evliliği, ya çeviriden kaynaklı ya da yazardan bilemiyorum ama dikkatimi çekti. Neyse o kadar kusur kadı kızında da olur. Yaşadığımız hayata şükürler olsun ya da sadece ben değilmişim diyebilmenizi sağlayan bir kitaptı, tavsiye ederim.