Orjinal dili:
Men fakîrem, sen gânî, vergil zekât-ı hüsn kim
Şer' içinde hem mañadur hem saña vâcib zekât
Günümüz türkçesi:
Ben fakirim, sen zenginsin. Güzelliğinin zekatını ver. Çünkü şeriatta hem senin için hem benim için zekat vâciptir.
Sayfa 59 - Mehmet kanar, Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Pâre pâre dil-i mecrûh-u perîşânumdan
Ser-i kûyunda gezen her ite bir pâre fidâ
(Parça parça yaralı ve perişan gönlünden, senin mahallende gezen her köpeğe bir parça feda olsun.)
Işk etvârın müsellem eyledi gerdûn mana
Munca kim yeldi yügürdü yetmedi Mecnun mana
(Felek aşkın tavırlarını yalnız bana tahsis eyledi. Mecnûn o kadar koştu, çabaladı benim mertebeme erişmedi.)
Kad enâre’l-’ışku li’l-’uşşâki minhâce’l-hüdâ
Sâlik-i râh-ı hakîkat ışka eyler iktidâ
(Aşk, âşıklara hidâyet yolunu aydınlatınca, hakikat yolunun yolcusu aşka uyar. “Onun gösterdiği yola gider”.)
Fuzûlî, ilk gazelinin birinci mısrasını Arapça yazmıştır. Bu İran ve Türk edebiyatlarında bir an'ane halindedir. Nitekim Fuzûlî'nin çok iyi
Ey hoş ol kim aşk harfin bir dahi tekrar edem
Haşr divanında görgec name-i a'malimi"
Mahşer divanında dünyada yaptığım iyi ve kötü işlerin yazıldığı defteri görünce o defterde bir kere daha aşk sözünü tekrar etmek ne güzel şeydir.