Doğru söz yemin istemez, demiş atalarımız. Benim de sözümde yemin yoktur. Hayatımın her anında düstur edindiğim doğruluktan ve doğruları söylemekten asla çekinmedim, çekinmem de. Alnım açık, yüzüm aktır, kitaptaki kelimelerimi kâğıda dökerken. Farabi’nin dediği gibi önce doğrunun ne olduğunu bileceğiz ki yanlışı da bilelim. Bu yüzden hayatımızı etkisi altına alan sosyal medyadaki çirkinliklerin aslında doğru olmadığını ve doğrunun ne olduğunu herkese duyurmayı kendime görev edindim. Doğru olmak bunu gerektirir. Hataları, yanlışları gördüğünde onları düzeltme sorumluluğun da o anda başlıyor demektir.
Karşımdakinin bulunduğu makam, mevki ya da sahip olduğu serveti beni asla ilgilendirmez. İnancı, soyu sopu, kültürü de dikkatimi çekmez. Beni ilgilendiren tek şey, yaptıklarının, davranışlarının ve söylediklerinin topluma ne şekilde yansıdığıdır. Bu nedenle gördüğüm yanlışlara karşı her zaman ve her yerde doğruyu haykırmaktan geri durmadım. Zira doğruluk eninde sonunda mutlaka iyi sonuçlar getirir, kazandırır.
