Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dokuz Yüz Katlı İnsan

Mustafa Merter

Öne Çıkan Dokuz Yüz Katlı İnsan Gönderileri

Öne Çıkan Dokuz Yüz Katlı İnsan kitaplarını, öne çıkan Dokuz Yüz Katlı İnsan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Dokuz Yüz Katlı İnsan yazarlarını, öne çıkan Dokuz Yüz Katlı İnsan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
…insanlığın temel hastalığının, bulunduğu yer/ontolojik konum ile tatmin olmayıp ötesini arama olduğunu söyleyebilir miyiz? (…) Temel patolojimiz yanlış yerde, yanlış şeyi “istemek” ve buna bağlı olarak acı hissetmek midir? Bedensel haz , duygusal haz, zihinsel-rasyonel haz arayışlarının temelinde bu garip ve yanlış istek mi yatıyor? Yoksa bizde Nasrettin Hoca hikayesinde olduğu gibi, ahırda kaybolan tesbihi, ışık daha fazla diye pazar yerinde mi arıyoruz?
Reklam
450 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir âlemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce âlem, o denizde gark olup gitmiştir! Mevlana'nın Mesnevi'sinde geçen bu ifadeler, Psikiyatrist Dr. Mustafa
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007917 okunma
Uluslararası psikanaliz derneğinden ve üniversiteden ayrılan Jung, bir çok deha gibi yaratıcılık hastalığına düçar oldu. İçine kapandı ve kendine özgü yöntemle kişisel analizini gerçekleştirmeye başladı. Her sabah rüyalarını yazıp resimlemdiriyor ve hayallerinden kaynaklanan fantezileri kaleme alıyordu. Amacı, Freud’un “serbest çağrışım” metodu ile yaptığı “kendi kendine analizi” gerçekleştirmek ve bilinçdışının derinliklerine nüfuz edebilmekti.
Ken Wilber
“Ben ve o” dediğimiz andan itibaren mekân da yaratılmış olur.
Sayfa 119Kitabı okudu
Nietzsche’ye göre ilkel insan; “vahşi tabiatlı, zafer ve kurban arayan, sarışın bir hayvandır.” Toplumsal hayat, dürtülerin dışa dönük yaşanmasını engellediği için, bunlar yön değiştirip “kendi kendini yok etme dürtüsü” olarak içe yöneltilir, böylece suçluluk duyguları oluşur. Tüm bu nedenlerden dolayı, insan kendi kendine küstün bir hale gelmiştir. İçinde kötülüğ, kıskançlık, nefret ve şiddet taşır. Bastırılan duygular kimi zaman kamufle edilerek “sahte ahlaklılık” şeklinde topluma yansıtılır.
Reklam
Her an içinde oluşan olayların, o anın spesifik özelliklerine uygun olmaları gerekliliği prensibini savunan I Ching felsefesi, Jung’un dikkatini çekti. Bu prensipten hareketle Jung, senkronizite/eşzamanlılık kuramını oluşturdu. Senkronizite, İslam terminolojisindeki adıyla tevafuk, nedensellik yasalarına uymayan, çarpıcı rastlantı ve benzerliklere verilen addır.
450 syf.
5/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Spoiler değil, eleştiridir! Amaç yoksa niye ilmi bir kitap yazıyoruz ki?! Bence şiir kitabı yazarsak çok daha iyi! Moda mı olmuş yoksa tasavvuftan yazmak veya herhangi konuların tasavvufta karşılığını bulmak çok rağbet mi kazandırıyor acaba?! Belki de tasavvuf bilmek batılı ilim adamlarına yukardan bakma olanağı sağlıyordur, bilmiyorum?! Ya
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007917 okunma
Biz, ego veya ben denen insanın nefs yapısını, nefs-i emmare olarak anlıyoruz. Nefs-i emmare; nefs-i şehvani, nefs-i natıka, nefs-i derrake diye üç gelişim mertebesi çerçevesinde anlaşılır. Nefs-i şehvani, Freud’un id kavramına uyarlanabilir ve birincil süreç düşünme ve hareket tarzlarını temsil eder. Nefs-i natıka, konuşan/insani nefs manasına gelir ve hayatın ilk yıllarını ve erken çocukluk dönemlerini kapsar. Nefs-i derrake ise idrak eden, kavramsal işlevler gösteren nefs mertebesi olarak anlaşılır.
Maslow, Dinler, Değerler ve Doruk Deneyimler adlı kitabında, yeni fark edilen ama insanlık tarihi kadar eski olan duygulardan doruk deneyimler diye söz eder. Doruk deneyimler, karanlık gecede çakan bir şimşek gibi bilincimizde iz bırakan, olağanüstü yaşantılardır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.