Üç Dahinin Bir Eseri

Dost Görünen Düşman

Mevlana Celaleddin-i Rumi
Bu eserin temeli "Dost Görünen Düşman"dır ve bu düşmandan korunmaktır. Dost görünen düşman, düşmanların en tehlikelisidir. Ve bu çeşit düşmanın ferdisi ve millisi de aynı derecede tehlikelidir.. Biri ocak söndürür, biri yurt yıkar. Fakat dost görünen düşmanların en kötüsü, vicdan düşmanıdır. Çünkü bir ferdi, bir milleti değil; milletleri birbirine düşürür.  Açık düşmani en basit düşman, belki en iyi düşmandır. Çünkü ona karşı tedbir almak ve ondan korunmak çok kolaydır. Fakat dost görünen düşmanla ve bu düşmanın hileleriyle uğraşmak çok güçtür. İnsanlık, hayatının her safhasında bu düşmanla karşılaşmış ve bu düşmanla muücadelede zorluk çekmiştir.  Bu kitabı okuyarak " Dost Görünen Düşman"dan korunmanın yollarını öğreniniz... (Arka Kapak)
76 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Sabırsızsanız tavsiye etmem.
76 syf.
4/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
İnsanın iyi bildiği ama aslen kötü olan şeyleri benzetmelerle hikaye ve öykülerle farkındalık yaratarak anlatılmış. Biraz vaaz gibi ilerliyor anlaşılması için ana fikir tekrarlara düşüyor.
Dost Görünen Düşman
Dost Görünen DüşmanMevlana Celaleddin-i Rumi · Popüler Kitaplar · 200591 okunma
"Dost Görünen Düşman"
76 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bu eserin temeli "Dost Görünen Düşman"dır ve bu düşmandan korunmaktır. Dost görünen düşman, düşmanların en tehlikelisidir. Ve bu çeşit düşmanın ferdisi ve millisi de aynı derecede tehlikelidir.. Biri ocak söndürür, biri yurt yıkar. Fakat dost görünen düşmanların en kötüsü, vicdan düşmanıdır. Çünkü bir ferdi, bir milleti değil; milletleri birbirine düşürür. Açık düşmani en basit düşman, belki en iyi düşmandır. Çünkü ona karşı tedbir almak ve ondan korunmak çok kolaydır. Fakat dost görünen düşmanla ve bu düşmanın hileleriyle uğraşmak çok güçtür. İnsanlık, hayatının her safhasında bu düşmanla karşılaşmış ve bu düşmanla muücadelede zorluk çekmiştir.
Dost Görünen Düşman
Dost Görünen DüşmanMevlana Celaleddin-i Rumi · Popüler Kitaplar · 200591 okunma
76 syf.
·
Puan vermedi
Bu kadar az sayfada bu kadar derinlik... kanaatimce 1000 sayda okumuş gibiyim. Tabi Heredot, Beydaba ve en önemlisi MEVLÂNA'nin konuya bakışı bütünleşince bu derinlik ister istemez kendini göstermiş oluyor...
Dost Görünen Düşman
Dost Görünen DüşmanMevlana Celaleddin-i Rumi · Popüler Kitaplar · 200591 okunma

Yazar Hakkında

Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i RumiYazar · 122 kitap
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında 'Bilginlerin Sultânı' ünvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur. Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı. Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Feridüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır. Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kufe yolu ile Kâ'be'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Musâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler. 1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'/-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi. Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi. Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defnolundu. Sultânü'I-Ulemâ ölünce, talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de 'mutlak kemâlin varlığını' cemalinde de 'Tanrı nurlarını' görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizi'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.