Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı

Karl Marx

Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Sözleri ve Alıntıları

Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı sözleri ve alıntılarını, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı kitap alıntılarını, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ulaşmış olduğum ve bir kez ulaşıldıktan sonra incelemelerime kılavuzluk etmiş olan genel sonuç, kısaca şöyle formüle edilebilir: Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar, aralarında, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder. Bu üretim ilişkilerinin tümü, toplumun iktisadi yapısını, belirli toplumsal bilinç şekillerine tekabül eden bir hukuki ve siyasal üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur. Maddi hayatın üretim tarzı, genel olarak toplumsal, siyasal ve entelektüel hayat sürecini koşullandırır. İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır.
Sayfa 22 - Sol Yayınları
Metaların değerini belirleyen şey, aynı emek-zamanı içinde hangi oranda üretilebildikleridir.
Reklam
Hegelciler hiçbir şey anlamadıkları halde her şey üzerine yazabiliyorlar.
İçerebildiği bütün üretici güçler gelişmeden önce, bir toplumsal oluşum asla yok olmaz; yeni ve daha yüksek üretim ilişkileri, bu ilişkilerin maddi varlık koşulları, eski toplumun bağrında çiçek açmadan asla gelip yerlerini almazlar. Onun içindir ki, insanlık kendi önüne, ancak çözüme bağlayabileceği sorunları koyar. Çünkü yakından bakıldığında, her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi, ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut olduğu ya da gelişmekte bulunduğu yerde ortaya çıkar.
Sayfa 40 - Sol Yayınları
Egemen-Vassal Arasındaki Üretim-Dağıtım İlişkisi
Bütün fetihlerde, üç olasılık vardır. Fatih kavim, fethedilen kavme kendi üretim tarzını kabul ettirir. (örneğin bu yüzyılda İngilizler, İrlanda'da, ve kısmen de Hindistan'da); ya da fatih kavim, eski üretim tarzının devamına izin verir ve bir vergi almakla yetinir (örneğin Türkler ve Doğu Romalılar); ya da karşılıklı bir etkileme meydana gelir ve bu, yeni şeyin, bir sentezin doğmasını sağlar (kısmen Cermen fetihlerinde olduğu gibi). Bütün bu durumlarda, üretim tarzı, fatih halkınki olsun, fethe uğrayan halkınki olsun, ya da daha önceki iki tarzın kaynaşmasından meydana gelen olsun, yeni meydana gelen dağıtım için belirleyici niteliktedir. Bu dağıtım, böylelikle, yeni üretim döneminin önkoşulu gibi görünmekle birlikte, kendisi de, üretimin, yalnızca genel tarihsel üretimin değil, şu ya da bu belirli tarihsel üretimin bir ürünüdür.
Sayfa 263 - 4. baskı - Temmuz 1979
Tarihte bir iç gelişme, zincirleme bir iç bağlantı olduğunu kanıtlamayı deneyen ilk adam Hegel’dir, ve onun tarih felsefesindeki birçok şey, bugün bize ne kadar tuhaf gelirse gelsin, onu izleyenleri, hatta ondan sonra tarih üzerinde genel muhakemeler yürütmeye kalkışanları kendisiyle kıyasladığımızda, temel anlayışının yüce niteliği bugün de hayranlığa layıktır.
Reklam
Biz, değerlerin hayali ölçüsünü, altını muhafaza ederek, böylelikle ülkenin üretici güçlerini engelleyecek miyiz, yoksa, değerlerin doğal ölçüsünü, emeği kabul ederek ülkenin üretici güçlerinin serbest bırakacak mıyız?
Devlete yapısını veren insanların iradesi değildir, insanlar arasındaki ilişkilerin nesnel durumudur. Burjuva toplumu açıklayan, Hegel’in savladığı gibi, bu toplumun hukuki zırhı değildir; bu hukuki zırh bir üst yapıdan başka bir şey değildir ve burjuva toplum, mülkiyet ilişkileriyle açıklanır.
Gelişmelerinin belirli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme, kocaman üst yapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder.
Metaların pazar fiyatı, arzda ve talepte değişikliklere göre bu metaların değişim-değerlerinin altına düşerler ya da üstüne çıkarlar. Bunun sonucu olarak, metaların değişim-değerlerini belirleyen, içerdikleri iş-zamanı değil, arz ve taleple olan ilişkidir. Pratikte bu tuhaf sonuç, sadece şu sorunu ileri sürmekle kalır: değişim-değeri temeli üzerinde bu değerden farklı olan bir pazar fiyatı nasıl teşekkül edebilmektedir, ya da daha doğrusu nasıl oluyor da değişim-değeri yasası ancak kendi karşıtında gerçekleşebiliyor?
97 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.