Gökçe beyinli’nin elleri tılsımlı adlı kitabı geçmişten günümüze kadar ebelik mesleği çerçevesinde kapsamlı bir araştırmanın analizlerini bizlere sunmaktadır. Beyinli kitabın teşekkürler kısmında bu kitabı yazma sebebinin kendi tramvatik doğumundan sonraki süreçte başladığını dile getirmiştir.
Kitap, Yıllardır erkek hegemonyasının bir getirisi
Ebeler, zor şartlar altında, yeterli tıbbi araç gereç olmadığı halde korkusuzca doğum yaptırabilmelerine imkân veren duygunun "cesaret" olduğunu ve bunun kendilerine Allah tarafından verildiğine inanıyorlar.
Neden ebe olduklarını da benzer şekilde açıklıyorlar, yani Allah'ın bu mesleği onlara nasip ettiğine inanıyorlar.
Ebelik öyle adi bir sanat, ehemmiyetsiz bir iş, kolay bir şey değildir; ebe olmak için sağlam ve yorulmak bilmez bir vücut, pak ve güzel bir huy, pek çok hazırlık malumat, pek iyi ve merhametli bir yürek ister. Herkes, her kadın iyi bir ebe olamaz.
Kitabın içeriğini merak ediyordum ama maalesef satışı yok, hiçbir yerden temin edilemiyor. Avrupa'da olduğum için kütüphane vs. yoluyla da istifâde edemiyorum. Elinde olup içeriğinden paylaşan olursa, memnun olurum. En azından “Acuze değil, lisanslı bir ebe” bölümüne dair merakımı giderecek malumat da yeterli olur.
Teşekkürler.
Bugün ve yarın memleketimizin bizlerden istediği mühim ve asıl bir vazife var;o da bu yurda ma'nen ve maddeten kıymetli evlatlar yetiştirmektir...
.
.
.
Günün kitabı yine bölüm kitaplarımdan biriydi.Yani ''Elleri Tılsımlı '' . Kitabımız iki bölümden oluşuyor .İlk bölüm 1842'den başlayarak günümüze kadar süren zaman içinde doğum nasıl medikalleşti , ebelik de diğer sağlık dalları gibi nasıl erkek egemenliğinin altına alınmaya çalışıldı sorularına cevap niteliğinde... İkinci bölümdeyse doğum medikalize edilmeden, ebelik itibarsızlaştırılmadan önce kim ,nasıl ,neden ebe olmayı tercih etti ? Ebeler sadece doğumu gerçekleştirme göreviyle mi sınırlı kaldılar ? Büyük ölçüde Besim Ömer yüzünden ''pis,yaşlı,acuze'' olarak nitelendirilen,aslında eli öpülmesi gereken ebelerimiz gerçekten hakkındaki suçlamaları hak ediyor mu ? Hemşirelik ve ebelik arasında müfredatta bile gözle görülür fark varken diğerinin yerine geçmesi doğru mu ? sorularının cevaplarını ve genel itibariyle ebelik tarihi içindeki bir sürü sorunun kaynağını,çözümünü bulabileceğiniz bir eser.
Şayet ben gibi ebelik bölümünde okuyan öğrencilerin - özellikle haklarını kıyasıya savunabilmek adına - yanından ayırmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Son olarak olmazsa olmazım kitaptaki alıntımla bitiriyorum :
"O çocuğu doğurttum mu, yıkamadan önce koklardım. Yıkanmadık çocuk, burcu burcu burnuma kokardı. Kokar yenidoğan çocuk. Pek güzel kokar. Bi güzel kokar."