Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tek Ciltte

Enseyi Karartmayın

Çetin Altan

Enseyi Karartmayın Gönderileri

Enseyi Karartmayın kitaplarını, Enseyi Karartmayın sözleri ve alıntılarını, Enseyi Karartmayın yazarlarını, Enseyi Karartmayın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Mutluluğun tılsımı, sevdiğin işte doya doya çalışmak ve sevdiğinle doya doya sevişmektedir çünkü..."
730 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çetin Altan'ın bugüne kadar kaleme aldığı hemen her eserinin bulunduğu bir seçkidir. Ayrıca kendisini okumayı sevenler için büyük nimettir. Ağırlığına bakmaksızın yanınızdan ayırmak istemeyecek, her fırsatta okumak isteyeceksiniz.
Enseyi Karartmayın
Enseyi KarartmayınÇetin Altan · Everest Yayınları · 201411 okunma
Reklam
Ne zaman gündemdeki konu ortaya çıksa hemen aklıma bu paragraf geliyor; Bir toplumda günde ortalama olarak beş milyon kadın sille tokat dövülüyorsa, o toplumun, siyasal kararları çok aşan, daha bir yığın derdi var demektir. Ve, sopa yiyen kadınların yetiştirdiği çocuklar, bilinç altına sinmiş bir kinin, ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan gaddarlığıyla katılığını taşırlar…
Necip Fazıl, üç beş kuruş zorlanmasıyla uydurmadan yazılar yazdığı küçük gazetelerde, neredeyse her gün ağır sözcüklerle bana söver, Ankara’ya geldiği zamanlarda hemen beni arardı... Geniş ve hafif çıkık alnıyla kendiliğinden tık tık oynayıp duran göz ve dudak kıyısı uzantılarını sanki özlüyor gibiyim.. Neden bana her gün sövüyorsun diye sorardım.. Sen onlara inanıyormusun derdi.
SOMALİLİ ZENCİLER 2.Mahmut’un Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile olan siyasal ilişkileri hem hazin, hem de komiktir. Ve o tarihlerde Adana ve dolaylarına getirilen Somalili zenci köleler... 19.Yüz yılın sonlarında Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’ya pamuk tarımı yapması için ihsan edilmiş Dalaman ve Köyceğiz yöreleri. Pamuk tarlalarında çalıştırmak için yine Somali’den getirilmiş zenci köleler. Ancak pamuk yapmaktan vaz geçilince zenci köleler oralarda kalmışlardı.
TANTALOS EFSANESİ Tantalos efsanesi; Kendini ziyarete gelen tanrılara bakalım anlayacaklar mı diye oğlunu boğazlatıp etlerini ikram eder sofrada. Baştanrı Zeus durumu anlar ve Tantalosu meyve ağaçları ile sarmalanmış bir gölün bulunduğu bir diyara fırlatır atar ve açlık susuzluğa mahkum eder. Tantalos ne zaman su içmek için göle eğilse, sular geriye doğru çekilir, karnını doyurmak için ne zaman meyvelere uzansa meyveler dallarında yukarıya kalkar.
Reklam
Yedi milyon yıl önce ilk insan, dört ayak yürümekten vaz geçip iki ayağı üstüne kalktığı zaman, doğayla tersliğe düşmüş. Ayağa kalkan dişilerin de üretim organları yukarı çekilip daraldığından, yüz binlerce yıl boyunca ölüp gitmişler doğum yaparken.. Ve sonra ayağa kalkan dişilerin doğurma sürelerinde yavaş yavaş bir kısalma olmuş. Örneğin daha önceleri bir yıl olan gebelik on bir aya; on bir ay on aya; on ay dokuz aya inmiş. Yani dişiler bir savunma refleksiyle ,erken doğuma yönlenmişler. Ancak vaktinden erken doğan bebekler doğar doğmaz yürüyüp koşup kendi kendilerini yetiştirme olanağından yoksun kaldıkları için, çaresiz anneleri ,daha çok sahip çıkmaya ve bakmaya başlamış onlara.. Ne var ki, erken doğum yapan dişinin, güçsüz doğan bebeğine bakma zorunluluğu, bu kez de dişinin avlanmaya gitmesini engellemiş. Ve dişi bir erkeğe muhtaç olmuş... Erkeği kendine bağlı tutup karnını doyura bilmek için de ,başlamış kendini her an sevişmeye hazır tutmaya.. O yüzden de yılın her gününde sevişmeye hazır olan tek dişi, insanın dişisi.
2027 senesi: Uyku dahil, kişilerin her anının nasıl geçtiğinin kolayca saptanabileceği bir teknolojiye ulaşılmasıyla, ”yalan” işlevini yitirmeye ve ortadan kalkmaya başladı.
Kaygı ile baskı da kişisel özgürlüğün en yıpratıcı mikrobudur.
Biri kompozitörün bestesini ıslıkla çalsa, üstündeki telsiz telefon, hemen onun karşılığını evrensel ordinatör aracılığı ile kompozitörün hesabına geçiyor.
Reklam
Belki de mutluluk artığı ölçüde, ölümün de dehşeti arttığı için, insanlar yan bilinçlerinde eski mutsuzluklarının özlemini çekecek.
Refik Halit Karay 18 yaşında Galatasaray dan atılır. “En büyük mükafat yaşamaktır, demişler. Doğru demişler.. Yetmiş yedime kadar yaşadım.. Bana kötülük etmiş olanların başına, zaman içinde nelerin gelmiş olduğunu tek tek gördüm.. Ve son yılıma kadar da yazmayı sürdürdüm.. Görüp, yaşayıp da yazmadığım, hemen hemen hiçbir şeyim kalmadı
Ve şehri kurtarmanın usulleri vardır. Şehirdeki bütün fabrika ve atölyeleri ne pahasına olursa olsun şehrin yüz kilometre dışına taşımak bunun ilk şartıdır. İstanbul’un İstanbul olma niteliğinden sağlanan kazançlar mutlaka Belediye’ye dolayısıyla İstanbul’da yaşayan herkese ait olmalıdır. Kıyılar hiç kimsenin tekeline bırakılmamalı ve bina yapımıyla arsa alımı mutlaka kamulaştırılmalıdır.
LAMARTİN Abdülmecit de kendisine İzmir civarında bir çiftlik hediye etmişti. Sultan ayrıca Lamartine’i Ihlamur Köşkünde kabul etmiş ve kendisi ile konuşmuştu.
Chateaubriand o devrin İstanbul’unu şöyle anlatıyor: Herkes yumuşak pabuçlarla dolaşıyor, ne araba, ne çan, ne de çekiç gürültüleri duyuluyordu. Onun için devamlı bir sessizlik, hüküm sürüyordu.
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.