Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sümer'den Kutsal Kitap'a

Eski Yakındoğu

Jean Bottéro

Eski Yakındoğu Sözleri ve Alıntıları

Eski Yakındoğu sözleri ve alıntılarını, Eski Yakındoğu kitap alıntılarını, Eski Yakındoğu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
4 bin yıl öncesinden bir yakarış
"Tanrım, gün ışığı yeryüzünde parlıyor Benim içinse gün karanlık Gözyaşları, hüzün, sıkıntı, umutsuzluk Derinliklerime yerleşmiş. Acı beni boğuyor Sanki yalnızca gözyaşları için yaratılmışım."
Şunu da eklemek gerekir: Hiçbir çocuk iskeleti yoktu, ayrıca kocasının yanma gönüllü olarak gömülmüş bir kadın da söz konusu değildi; erkeklere ait olduğu düşünülen mezarlarda bile, kadınlar fazla sayıdaydılar
Reklam
Zenginliğiyle olduğu kadar "kurbanlarının" cinsiyeti ve sayısıyla da Ur "kraliyet mezarlığı" Mezopotamya'da ve tüm devirlerde tektir.
Eski Mezopotamya'da, bir sanığın suçlu olup olmadığını kanıtlamak için o sanık bir akarsuyun "kutsal nehirin" insafına bırakılırdı. Gerçekten Dicle, Fırat ve bu iki nehrin kollarının oluşturduğu bu ülkede, akarsuyun kutsal bir niteliği vardı ve akarsular birer tanrı olarak görülürdü.
Sümerler için ölüm sonrası yaşam iç karartıcıydı: Ölüm sonrası yaşam tozun ve karanlığın içinde geçer, ne cennet, ne yeniden dirilme, ne başka bir bedende dirilme, ne tanrı kademesine yükselme umudu barındırırdı
1237 numaralı çukurdaysa sıradüzensel bir düzenleme görülmektedir: 28 kadının saçında altından kurdela vardı, diğer 36 kadınınkiyse gümüştendi. Kurbanların öldürülmedikleri, mezarın içinde zehirli bir içki afyon ya da haşhaştan söz edilmektedir içerek gönüllü olarak zehirlendikleri (ya da komaya girdikleri) kesindir.
Reklam
Peki bu kıyım, bu büyük toplu intihar kimin onurunaydı? Doğal ölümleri bu kadar insanın gönüllü olarak kurban edilmesini gerektiren bu insanlar kimdi? Bize korkunç gelen, ancak o zamanlar belki de bir eğlence olanağı, büyük bir şölen olarak gördükleri bu dehşet verici ritüel neden yapılıyordu?
"Tanrım, gün ışığı yeryüzünde parlıyor Benim içinse gün karanlık Gözyaşları, hüzün, sıkıntı, umutsuzluk Derinliklerime yerleşmiş. Acı beni boğuyor Sanki yalnızca gözyaşları için yaratılmışım."
Bence bu işin içinde uzaylilarin parmağı var
Ortak görüşe göre bu dil, yapısı itibariyle geniş "bitişimli" diller grubuna (ki bu diller Amerika'dan Afrika'ya, Ön Asya'ya, Polinezya'ya kadar uzanmaktadır) ait olsa bile, biçimsel olarak yaşayan ya da ölü hiçbir dile benzememektedir. Filoloji Sümerlerin kökeni sorununa hiçbir şekilde çözüm getirememektedir.
Woolley "büyük ölü çukurunu" betimlerken şöyle demiştir: "Erkekler kapıya yakın bir yerde, [mahzenin] yanında yatmıştı. Kadın bedenleri yere düzenli bir şekilde koyulmuşlardı. Hepsi, yanlamasına duruyordu, bacaklar hafifçe bükülmüş, eller yüze biraz yakIaştırılmıştı ve birbirlerine o kadar yakınlardı ki kafaları bir üst sıradaki kadınların bacaklarının üzerinde duruyordu [...] Uyuşturucu etkisini gösterdikten sonra uykuya dalıyor ya da ölüyorlardı, ardından, biri mezara geliyor ve bedenlere son şekillerini veriyordu.
Reklam
1852'de Asurbiliminin en önemli öncülerinden İngiliz Sir Henry Creswicke Rawlinson, bu gizemli dilin görünürdeki dilbilgisel yapısını temel alarak, dilin, tüm orta Asya halkını kapsayan İskitler ya da "Turanlara" ait olduğunu öne sürmüştür.
Tek Tanrının keşfi
Babil'e Sürgün (İÖ 587) İbranileri topraklarından eder, diasporayı yaratır, gelecekte bir Krallığın, hatta ölümden sonra ödüllendirilmenin ısrarlı arayışını besler. Neticede artık yerel ve ulusal olmaktan çok evrensel ve mutlak, tek ve her şeyin üzerinde olan Tanrı anlayışı güçlenir: İnsanlık tarihinin en önemli anlarindan birini oluşturan bir keşiftir bu.
Dünyayı oldukları gibi yaşıyorlardı, onları bugün özellikle modern kılan da budur. Onlar her şeyi ilk düzeyde algılıyorlardı, bu nedenle bize hem maddeci hem de sihire düşkün görünüyorlar.
1852'de Asurbiliminin en önemli öncülerinden İngiliz Sir Henry Creswicke Rawlinson, bu gizemli dilin görünürdeki dilbilgisel yapısını temel alarak, dilin, tüm orta Asya halkını kapsayan İskitler ya da "Turanlara" ait olduğunu öne sürmüştür.
Zenginliğiyle olduğu kadar "kurbanlarının" cinsiyeti ve sayısıyla da Ur "kraliyet mezarlığı" Mezopotamya'da ve tüm devirlerde tektir.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.