Mehmet Rauf daha önce aşina olmadığım bir isimdi. Romanı okurken edebi eğiliminin Halit Ziya U. gibi realizm olduğunu fark etmekle birlikte apolitik duruşları, tefsirlerindeki benzerlikler dikkatimi çekti. Yazarı araştırma fırsatı bulduğumda ise Halit Ziya dan esinlendiğini hatta Eylül romanını ona ithaf ettiğini öğrendim. Yine Servet- i Fünun döneminin önde gelen yazarlarındandır, hikaye ve tiyatro türlerinde de birçok eserler vermiştir.
Eser o dönemde parçalar halinde dergide yayınlandıktan 1 yıl sonra kitap haline getirilmiştir. Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir.
Yazar romanında kişisel duyguları ile insanlık düşünceleri arasında çırpınan ve bunun savaşını veren bir erkek (Necip) ve bir kadının(Suat) imkansız aşk dramını, sevgi- sadakat kavramlarını konu alıyor, samimi ve sıcak duygulara tanık oluyorsunuz. İnsan doğası üzerine düşündürücü nitelikte.
Günümüzde bu türlü büyük duyguların hemen hemen hiç yaşanmadığını varsayarsak hatta varsaymaktan öte, bunu kanıtlayan birçok olaya, kişiye, duruma artık tepki vermediğimizi biliyorsak, roman bize gerçek bir aşkın ne olduğunu çok iyi anlatacaktır…
Başı olay akışı açısından biraz sıkıcıydı. Ben kitabı 7 ile değerlendirdim şayet alaturka ve aşk konulu eserleri seviyorsanız tam not verebileceğiniz bir eser.
Keyifli okumalar dilerim.