Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman olan Eylül. Roman, Süreyya, Suat ve Necip’in aşk üçgenini anlatıyor. Roman Boğaziçi ve Beyoğlu’nda geçiyor. Romanda sayfalarca ruh çözümlemeleri yapılıyor özellikle kitabın ortalarında çözümlemeler art arda sayfalar ile sürmüş bu da kitabın sürükleyiciliğini engellemiş. Ama son sayfalarını okurken, yanlış anlaşılmaların, insanın kafasında kurduğu düşüncelerin beyne soktuğu zehir ve kini adeta yaşatan bir kitap.
Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap. ‘Acaba böyle mi olmalıydı’ diyip içinizden bir şeyler koptuğunu hissedebileceğiniz bir son.
Ayrıca: Romanda eylül ayının kötü duyguları ve uğursuzluğu yaşatan bir ay olduğu çokça dile getirilmiştir. Kitabın adı da bu yüzden Eylül’dür.