Herkese merhaba! Ocak ayında okuduğum ama paylaşmakta hayli geciktiğim, ama okurken aşırı keyif aldığım ve severek okuduğum bir kitap ile geldim bugün: Fasulye Ayıklama Sanatı Üzerine Bir Tez.
Kitabı #kitaptansöze ekibiyle okuduk ve kendisini kısaltmak için 'fasulye' kelimesini kullandık. Evet, belki biz onu bir kod olarak kısalttık; ama farkında olmadan da eserin odağını elimizde tutmuş olduk. Evet evet, konumuz fasulye ve fasulye ayıklamak! Ama ne fasulye! Dönüp dolaşıp yine kendimizi bulduğumuz bir an, fasulye ayıklama anı. An ile bağımızı kurduğumuz bir eylem aynı zamanda. Anılar ile de. Bugün ve geçmiş arasında ilmek dokuduğumuz, geçmişin o bitmek bilmeyen zincirleme şekilde hücum eden anılarından bir anda olsa sıyrılıp an'a döndüğümüz o sıradan, gündelik ve basit eylem. Ama işte işin garibi, bu bir süreç de aynı zamanda. Ayıklarken anlatımın zenginleştiği, o dehlizin içerisinde yol almaya imkan veren, çok da etken olmayı gerektirmeyen, bir yandan yaparken bir yandan da sohbete imkan veren. Adeta o sohbeti, zihin akışını serbest bırakan edilgen bir eylem. Zihnin akışında ağa yakalanan onlarca anı. Dünü ve bugünü birbirine bağlayan, bireyin tam da o kişi olmasına neden olan olaylar zinciri, çekiştire çekiştire en ince ayrıntısına kadar bir anlatıya dönüşmesini sağlayan... Ve yine usulca ürperir gibi an'a dönüş. Fazla söze gerek. Neşe Taluy Yüce'nin eşsiz çeviri becerisi ile dilimize kazandırılmış, dönemsel koşulları, kişileri, geçmişi ve bugünü içine alan, değerlendiren ama bunu üstünüze gelmeden içinize işleyerek yapan bir eser. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitaplarla kalın!