Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fatih Divanı ve Şerhi

Muhammed Nur Doğan

Fatih Divanı ve Şerhi Gönderileri

Fatih Divanı ve Şerhi kitaplarını, Fatih Divanı ve Şerhi sözleri ve alıntılarını, Fatih Divanı ve Şerhi yazarlarını, Fatih Divanı ve Şerhi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sirişk seylini deryâlara idem teslîm Güneş yüzüñ gamını levh-i âsmâna yazam Ey sevgili; senin ayrılığının acısı ile akıttığım gözyaşlarımın selini ulu ırmaklara teslim edeceğim; güneş yüzünün (hasreti ile çektiğim) gamları ise, gökyüzünün levhasına yazacağım. Âşık, sevgilinin hasreti ile o kadar çok gözyaşı dökmüştür ki; bu yaşlar önce sele dönüşmüş ve daha sonra da -denizlere ulaşmak üzere- ulu ırmaklara teslim edilmiştir. Beyitte geçen “deryâ”, “levh” ve “yazam” sözcüklerine bakıldığında şairin burada Kehf suresinin 109. âyetine telmihte bulunduğunu söylemek gerekmektedir: “De ki; Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin kelimeleri bitmeden önce deniz tükenecektir.”
Sayfa 388Kitabı okudu
Çün felekden ‘Avnîyâ gamdur irişen âh ile Bu perîşân-hatt olan evrâkı ber-bâd eylegil Ey Avnî; mademki ettiğin ahlar yüzünden felekten sana dert ve gam erişmektedir; o hâlde, bu karmakarışık yazılarla yazılmış mektub(a benzeyen ahın)ı gökyüzüne gönder gitsin.
Sayfa 342Kitabı okudu
Reklam
Gönül gamını niçe safha-i beyâna yazam Kalemden od çıkuban korkaram ki yanayazam Gönlümün gamını açıklamak için sayfalara nasıl yazayım ki?.. Korkarım, kalemden ateş çıkar da yanıveririm! Âşık, gönlündeki ateşli gamları ve sıkıntıları açıklamak için bunları kâğıda yazmayı düşünmekte; ancak içindeki gamların kıvılcım hâlinde kalemin ucundan çıkarak herşeyi yakmasından korkmaktadır. Metinde geçen “yana yazmak” ifadesi, taşıdığı “neredeyse yanmak, az kalsın tutuşmak” anlamının yanında, Türkçede çok eskiden beri kullanılan “şaşırıp yanılmak, hata etmek” anlamına gelen bir deyimdir.
Sayfa 389Kitabı okudu
Mürekkeb olsa sirişküm cihân halkı debîr Defâtîr-i keremün yazmaya ale’l-icmâl
Mostarlı ZiyâîKitabı okudu
"Ben gizli bir hazine idim, bilinmemi sevdim..."
'Işk nakdi bir hazinedür aña yokdur zevâl Mâlik olan 'Avnîyâ bir gence gencûr istemez [Ey Avnî! Aşk akçası, (aslında) tükenmeyen bir hazinedir. (Ona) sahip olan kişi (artık) hiçbir (gerçek) hazinenin bekçisi olmak istemez.]
3
Hâsılı çün mezra'-ı dünyânun oldı gam bana Yıllar ile ağladı hâlüm görüp Âdem bana Şem' çün gördi gözüm yaşın derûnum ateşin Bezm-i gamda akıdur gözyaşını her dem bana - Avnî (Ben dünya tarlasında gamdan başka bir ürün elde edemediğim için bütün insanlar benim bu halimi görerek yıllar yılı ağlayıp durdu. Mum, gözümdeki yaşı ve içimdeki ateşi gördüğü için, gam meclisinde gözyaşlarını durmadan benim için akıtmaktadır.)
Reklam
Gözü yaşıyla yazar sürhî yerini dem-be-dem ‘Avnîyâ eş‘âruñı levh-i dile mestûr iden Ey Avnî; senin bu şiirlerini gönüllerinin levhasına nakşedenler, kırmızı mürekkeple yazılması gereken yerleri daima (kanlı) gözyaşları ile yazarlar.
Dal
Çün ecel sulh itdürür âhir nizâ'ı kaldurur Pes nedür dünyâ içün bu kurı gavgâdan murâd - Avnî (Fatih Sultan Mehmet) (Mademki ecel, sonunda herkesi birbiri ile barıştırır, çekişmeyi sona erdirir; O hâlde dünya için bu kuru kavgaya sebep ne?)
Mehtâbda meh meh içre mehtâb Mey şîşede şîşe mehde gark-âb.. -Şeyh Galib - Hüsn-ü Aşk - 1667. beyit (Şarap kadehin içinde, kadeh ise şarabın içerisinde gark olmuş Mehtaplı bir gecedeki dolunay gibi..)
Gül-i dünyâda yoktur bûy-i rahat Hemân Avnî irişür derd-i serler (Ey Avnî! Dünya dediğin şu gülün kokusunda (hiç) rahatlık ve huzur yoktur. (Onu bir nefesçik koklayanlara) hemencecik baş ağrıları yetişiverir.)
Reklam
Niçe tenhâ âstânın öpmege fırsat bulam Kûyına ‘azm eylesem sâyem bana hem-pâ düşer (O sevgilinin) eşiğini tenhada öpmeye nasıl fırsat bulacağım ki; ne zaman mahallesine doğru yola çıksam, gölgem hemen ayağıma dolaşıveriyor!
Virseler mülk-i cihânun tâc u tahtı devletin Avnî kûyun terkin itmez başına sultân olup (Ey sevgili!) Avnî’ye cihan mülkünün bütün taç ve tahtlarının devletini bağışlasalar bile o, kendi başına sultan olup, senin mahalleni asla terk etmez.
Eyleme gönlin gözin cevr ile Avnî’nün harâb Dürr (ü) gevherler virür bu bahr ile kânum sana (Ey sevgili)! Avnî’nin gönlünü ve gözünü eziyetlerinle harap etme! Çünkü bu ulu ırmak(a benzeyen gözlerim) sana inciler; bu maden ocağı (gibi kan dolu gönlüm) ise lâl (yakut) mücevherleri vermektedir.
"Âşık olanın cihanda yegâne arzusu, aşk derdine tutulmaktır. Zaten bu dünya evine gelmekten murat da, sadece, sevgilinin vuslatına ermektir."
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.