Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü ve Hadiseleri Üzerine Bir Vesika

A. Süheyl Ünver

Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü ve Hadiseleri Üzerine Bir Vesika Sözleri ve Alıntıları

Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü ve Hadiseleri Üzerine Bir Vesika sözleri ve alıntılarını, Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü ve Hadiseleri Üzerine Bir Vesika kitap alıntılarını, Fatih Sultan Mehmed'in Ölümü ve Hadiseleri Üzerine Bir Vesika en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başlarken.. Süheyl Ünver’den.
" Times gazetesinden vesikanın aslı hakkında malûmat istedik. Londra civarında sahibi ölen hususî bir kütüphanede bulunduğunu ve Amerikalılar tarafından satın alınmak istenildiğini öğrendik. (...) Bu yegâne nüshanın başında Ingiliz Kralı IV’üncü Edward’in büyük ve küçük kızları Elizabeth ve Cecilia’nın imzaları mevcuttur. Bu sebeple yazma, York hanedanını şahsen alâkadar eden bir vesika itibar edilmektedir. "
İstanbul Üniversitesi Yayınları
Birikimli -Uydurma- Tarih..
" (...) Güneş kalkarken, mezkûr Sultanın sarayının kapıları açılınca büyük bir bölük dilber delikanlılar çıktı, takriben 200 kişi, hepsi matem urbaları giymişti, hepsi acı acı ağlaşıp bağrışıyorlardı. Bunlar, Sultanın en mühim adamlarının omuzları üstünde taşıdıkları ve sanduka içinde bulunan nâşın önünden gidiyorlardı. Sandukanın üstünde,
İstanbul Üniversitesi Yayınları
Reklam
Bu minarelerin tepesinde birçok hoca bulunuyor ve yüksek ve dik seslerle gökyüzüne merhumun ruhuna fâtihalar okuyorlardı. Ve bu Kur’ân okumalar takriben gece saat birde başlayıp bütün gün durmaksızın devam etti. Gene gecenin aynı saatinde yeniçeriler ocaklarına yakın meydanlarda içtimaa çağırıldı. Sayıları acemiler (?) yani İstanbul’un denizaşırı çevresinde oturanlar dahil, takriben 20 bini buluyordu. Bunlar başlarından sarıklarını ve diğer esvaplarım çıkarıp, vücutlarını, kalın ve sert örtülerle ve başlarını da siyah örtüler ve siyah yün çarşaflarla örtmüşlerdi. Sık sık yere kapanarak yüzlerini tozlara gömüyorlar, gözyaşları ile ve acı acı içlerini çekerek ağlaşıyorlardı; ve feryat dolu şarkılarla merhum Sultanın kahramanlıklarını anlatıp, göğüslerine vuruyorlar ve gözlerini yoluyorlardı Bunu görmek hakikaten korkunçtu. Ve şafak söktüğü zaman, bütün bu ordu çok geniş olan Saray meydanına geldi, herkes hareketsiz yerinde durdu.
Nasıl devlet adamı olunur sorusuna güzel bir misal;
Ahmet Paşaya hüküm tebliğ edildiği zaman, sultana şu sözleri ulaştırdı: - Sultanım, eğer ölmem icap ederse, senin elinden ölmeğe mâni olamam, fakat benim ölümümün senin şahsına herhangi bir zarar getirmesi hiç te hoşuma gitmez. Binaenaleyh, Sultanım, dinle ve sözlerimi iyi anla: Diyorum ki eğer yeniçeriler emrin üzerine idam edildiğimi öğrenirlerse belki de sana zarar getirecek bir isyan çıkarırlar. Bu tehlikenin önüne geçmek için dediğimi yap. yeniçeriler gelip de hiddetle beni istemezlerse ve sen de hiddetlerini teskin etmek için beni onlara vermeğe mecbur olmazsan, yarına kadar sakla ve öldürme. Ve eğer yeniçeriler mevkuf olduğumu ve eziyet çektiğimi görünce hiçbir nümayişte bulunmazlarsa, o zaman bana istediğini yap.»
Sarrazin: Hazreti İbrahim'in karısı Sâre evlâdı, yani Arab ve geniş mânasiyle müslüman demektir.
Sultan İldrem Bayezid bu hâdiseleri ve kardeşinin zaferini öğrenince, derhal 65.000 i aşan pek cesur erlerden mürekkep kuvvetleriyle İstanbul şehrinden hareket etti. Bursa civarındaki Yenişehir ordugâhına 12 mil kadar yaklaştı ve kardeşine şu sözleri ulaştırdı: -Eğer imparator oğlu isen, gel benimle savaşta ölçüş! Kim galip gelirse verasete ve taça o mâlik olsun! Cem Sultan, kumandanlarından Aştin oğlu Yakub Bey! (Yagup-beg Isstin) in kötü nasihatma uyarak, Bursadan çıktı ve 15.000 atlı ile kardeşinin ordusuna hücum etti. Sultan İldrem Bayezid’in ordusu derhal Cem Sultanın hemen bütün ordusunu bozguna ve hezimete uğrattı. 1500 e yakın Tatar ve İranlı esir alındı, Sultanın yanına getirildi ve hepsi ortadan ikiye bölündüler.
Reklam
İkinci Sultan Bayezid’e İran büyüklerinden meselâ Molla Camî’den gelen mektuplarda — ki bunlar otantik vesikalardır — daima Yıldırım lakabiyle hitâb edilmektedir. Bu vesikadan anlaşılıyor ki Avrupada da İkinci Sultan Bayezid büyük ceddinin lâkabı ile tanınmıştır.