Kitabı ikinci kez okuyuşum. Nietzsche ile ilgilenirken Lou Salome hayatına bakma fırsatım oldu. Yazdığı eserler arasında Feniçka’yı görünce ‘aa ben bu kitabı okumuştum’ dedim ama kitapla ilgili hiç bir şey hatırlamadığımı görünce ikinci kez kayboldum sayfalarında.
İyi ki de unutmuşum ve ikinci kez okuma fırsatım olmuş, çünkü ilk okuyuşum da öyle bir okunmaydı evet güçlü bir kadın karekter vardı kendi doğruları olan ve bir erkekle duygusalın dışında bir dostlukları vardı.
Fakat Salome’yi tanıyıp ikinci okuyuşumda daha iyi anladım anlatmak istediklerini. O zamanlarda kadınlardan beklenenin aksine bu dünyaya başkaldırmış bir kadındı. Doktorası olan, evliliği zorunluluk olarak görmeyip sevgiyi öldürdüğünü, idealleri için önünde engeller oluşturacağını bildiğinden ne kadar çok sevse de kalben, zihnen buna engel olabilen çok güçlü bir kadın. Erkek-kadın eşitsizliği o zaman daha fazlayken bile bütün bunlara göğüs gerip kendini başarmış bir kadın.
Aşk’ı huzur olarak görmesi, ama işin içine evlilik girince ideallerinden vazgeçmesi gerekeceğini düşündüğümden belki de sevdiği adama sırt çeviren bir kadın Fenya.
Güçlü bir kadın dünyası hayal ediyorum bende. Hayat amacı evlenip, çocuğa karışmak, ev hayatı olmayıp, kendini gerçekleştirebilen kadınlar. Bunu o zamanlar da Salome başarabildiyse zor olmamalı. Hepimizin içinde güçlü kadınlar var ve bu hepimize ilham olmalı. Çok güçlüyüz ve istesek her şeyi başarabilecek kapasitedeyiz.