Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Filmlerle Sosyoloji

Carsten Bagge Laustsen

Filmlerle Sosyoloji Gönderileri

Filmlerle Sosyoloji kitaplarını, Filmlerle Sosyoloji sözleri ve alıntılarını, Filmlerle Sosyoloji yazarlarını, Filmlerle Sosyoloji yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sinema
Diyalektik açıdan bakarsak, sinema hayattır ve hayatta sinemadır, ikisi de birbirinin hakikatini anlatır
Kötü olan aslında biziz.Kötülüğe karşı savaş başkalarına kafa tutmak değil, kendimizle ve kendi arzumuzla yüzleşmektir.
Reklam
Ölüm dürtüsü öznenin kendini yeniden tanımlamasını, başka biri olarak yeniden doğmasını sağlayan güçtür.
Yüce aşk arzusu yalnızca mutsuzluk yaratır, çünkü ideal partner daima başkasıdır; arzu daima öteki’ nin arzusudur.
“Şaşırtıcı olan, [sinemanın] bizi şaşırtmaması. Aşikâr olan 'gözümüzün içine bakıyor', kelimenin tam anlamıyla 'bizi kör ediyor'" (a.g.y.). Bizi kör ederek toplumun sinemalaştığı gerçeğini görmemizi engelliyor”
Sinema, insanın kendisinden ayrılıp bir başkası olmasını mümkün kılar. Olduğu yerde göçebeye dönüşmesine olanak sağlar.
Reklam
230 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
86 günde okudu
Filmlerle Sosyoloji
Filmlerin büyüsüne kapılmayı ve onlardaki sırları çözmeye bayılıyorum. Sinema yeni hobilerimden ve sevdiğim bir hobiyi yaptığım işle birleştirme fikri beni heyecanlandırdı. Kitap hakkında söyleyecek çok şey var fakat öncelikla başlangıç için uygun olduğunu düşünüyorum. Bunu derken çok basit, okuması çok kolay bir kitap olarak kabul etmeyin bu söylediklerimi. Teorik anlatımı yerinde kendimce. 6 film üzerinde yoğunlaşıyor kitap benim çok açık izlerken çok keyif aldığım ve kendimce sosyolojik noktaları daha kolay yakaladığım filmler; Hamam, Sineklerin Tanrısı, Hayat Güzeldir. Kendi yazdığım incelemelerime ilham olacağı açık ve net. Önce filmi izleyip sonra okumakta yarar var. "Sinema bir gerçekliğin yansımalarından çok daha fazlasıdır. Bu dünyada var olmanın, toplumsalı değişime açmanın, dönüşümlerinin koşullarını ve hızını değiştirmenin alternatif yollarını sunar. Sinema bir Olay'dır."
Filmlerle Sosyoloji
Filmlerle SosyolojiCarsten Bagge Laustsen · Metis Yayınları · 2021240 okunma
Marksist düşünce hep ikiye ayrılmıştır . Biri daha ziyade üretime odaklanır , diğeri ise tüketime: yani siyasal iktisat ve kültür kuramı. Az önce yukarıda ana hatlarıyla ortaya koyduğumuz türden bir eleştiri ilkine aittir: emeğin üretim sürecindeki rolü ve kapitalist mekânizmanın akıldışılığı. İkincisi ise ne üretildiğinden ziyade nasıl talep yaratıldığına odaklanır . Tüketiciler piyasanın onlara arzulamayı öğrettiği şeyleri arzularlar . Bu bakımdan ihtiyaç ile arzu arasındaki ayrım son derece önemlidir . İnsanların kıyafete, yemeğe, barınacak yere ihtiyaçları vardır ve ekonomi nasıl düzenlenmiş olursa olsun bunları hep talep ederler . Ancak arzunun, malların çekiciliğinin, bu taleplerin karşılanmasıyla pek de ilgisi yoktur . Bir şeyi ona fiilen ihtiyaç duyduğumuzda değil, ona dair bir ihtiyaç olduğunu keşfettiğimizde satın alırız.
"Kendini geliştirmek mastürbasyondur . Asıl çözüm kendini yok etmektir"
Öteki neden Öteki olarak kalır? Ona olan nefretimizin sebebi nedir?... Öteki'nin aldığı keyfe duyulan nefrettir bu. Bugün şahit olduğumuz modern ırkçılığın en genel formülü bu olsa gerek: Öteki'nin kendine has keyif alma biçimine... esasen benim keyfimi çalan Öteki'ye duyulan bir nefret. (Jacques-Alain Miller, aktaran Zizek 1993: 203)
Reklam
Aslına bakılırsa Batı metafiziğinin temelinde -Derrida'nın deyişiyle- fotolojik, yani aydınlığa ve karanlığa dayalı bir metafor vardır: "Doğu'da yükselen duyuların güneşi, yolculuğunun akşamında, Batılı'nın gözlerine ve kalbine ulaştığında artık içselleştirilmiştir . İnsanın özünü özetleyen, benimseyen ve gerçekleştiren Batılı 'hakiki ışıkla aydınlanır'" (Derrida 1986: 213). Öte yandan "Doğu"/favela gitgide karanlığa gömülmektedir.
İktidar bir mekânı az çok istikrarlı kesimlerden oluşan bir küme şeklinde bölgeleştirmeye çalışır , buna karşılık her zaman söz konusu kesimleri ihlal eden ve istikrarsızlaştıran yersiz yurtsuzlaştırılmış akışlar vardır . Toplumsal teorinin ağırlıklı olarak bölge sakinlerinin yaşam biçimlerine odaklanmış olması bu bakımdan ilginçtir . Aslına bakılırsa toplumsal teorinin iki önemli kavramı, Gesellschaft (toplum) ve Gemeinschaft (cemaat), yerleşik yaşam biçimlerini ifade eder . Dolayısıyla göçebe, yani hareket halinde olanın sistematik bir biçimde "toplum" ve "cemaat" anlatıları dışında bırakılmış olması şaşırtıcı değildir . "Toplumsal"ın kuruluşunu niteleyen bu temel karşıtlık sabit bölgelere karşı göçebe hareket, kanuna karşı ihlal, sınırlara karşı akış biçimindedir . Başka bir deyişle toplumun "ötekisi" "cemaat" değil, göçebedir . "Eksik olan şey bir Göçebebilimdir" (Deleuze ve Guattari 1987: 23).
Sineklerin Tanrısı (var olmayan) bir kötüye karşı sürdürülen bir savaşı anlatır . Filmdeki kötü, ortaçağdaki şeytanı andıran, var olmasa da yönetimin önemli bir dispozitifini teşkil eden sanal bir oyuncudur . Bu açıdan, tıpkı Stalin'in despotluğunu meşru kılmak için Troçki'yi şeytanlaştırdığı ya da Bush'un ortaya çıkan denetim toplumunu haklı göstermek için Bin Ladin'i kullandığı gibi, Jack de "canavar"dan faydalanır .
1.373 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.