Frankenstein kitaplarını, Frankenstein sözleri ve alıntılarını, Frankenstein yazarlarını, Frankenstein yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
As yet I looked upon crime as a distant evil; benevolence and generosity were ever present before me, inciting within me a desire to become an actor in the busy scene where so many admirable qualities were called forth and displayed.
"Bu, aslında değişmeyen, değişmemesi gereken ve değişmemesi umulan bir dünyada yaşadığına inanmak demek. Hepimizin dünyayı daha iyi veya daha kötü yapacak araçlara, imkânlara sahip olduğumuzu görmemek demek. Dolayısıyla, böyle değişimleri bilinçle yapmaya da soyunmamak demek. Böyle düşünenlerin tüm korkularının fizik değil metafizik evrenine ait olmasından olağan ne var?"
"It is so long before the mind can persuade itself that she, whom we saw every day, and whose very existence appeared a part of our own, can have departed forever - that the brightness of a beloved eye can have been extinguished, and hushed, never more to be heard."
"These volumes were my study day and night, and my familiarity with them increased that regret which I had felt, as a child, on learning that my father's dying injunction had forbidden my uncle to allow me to embark in a seafaring life."
Nothing is more painful to the human mind, than, after the feelings have been worked up by a quick succession of events, the dead calmness of inaction and certainty which follows, and deprives the soul both of hope and fear.
academia.edu/42871477/A_Cont...
Yakın zamanda bu eser hakkında Türkçe bir yorum yazmak istiyorum. Ancak şimdilik İngilizce bilenlerin okuyabileceği, Frankenstein hakkında yazmış olduğum bu makaleyi buraya bırakmak istiyorum.
Sizin gibi yaratıkların hayatta en değer verdiği mülkün zenginliklerle birleşmiş köklü ve lekesiz bir soy olduğunu öğrendim. Bir insana bu meziyetlerin birinden ötürü saygı duyulabilirdi, ama ikisi de yoksa, çok nadir örnekler haricinde, seçilmiş azınlığın kesesini doldurmak için varını yoğunu harcamaya mahkum bir serseri ve köle olarak görülüyordu!
Peki ben neydim?
Bir insanın başka bir insanı nasıl öldürebildiğini, hatta neden yasalara ve hükümetlere ihtiyaç olduğunu uzun bir süre anlayamadım; ama kötülüklerin ve dökülen kanların ayrıntılarını işitince, nefret ve tiksintiyle doldum.
İnsan gerçekten de hem bu kadar güçlü , bu kadar erdemli ve muhteşem hem de bu kadar habis ve alçak mıydı gerçekten? Kimi zaman kötülük timsali gibi görünürken kimi zaman da soylu ve tanrısal diye tasavvur edilebilecek her şeyin cisimleşmiş hali gibiydi.
Kimseye bağlı olmadığım gibi, kimseyle ilgim de yoktu. ‘Çıkış yolum serbestti’ ve ölümüme yas tutacak kimsem yoktu. Görünümüm iğrenç, cüssem devasaydı. Neydi bunların anlamı? Ben kimdim? Ben neydim? Nereden gelmiştim? Kaderim neydi? Bu sorular zihnimi sık sık bulandırıyor, bense yanıtlarını bulamıyordum.