Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938

Michel Juffé

Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 Gönderileri

Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 kitaplarını, Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 sözleri ve alıntılarını, Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 yazarlarını, Freud - Spinoza Mektuplaşması 1676-1938 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlerleme ile barbarlığın müttefik olduğu tuhaf bir dönemde yaşıyoruz.
İlerleme ile barbarlığın müttefik olduğunu gördüğümüz tuhaf bir dönemde yaşıyoruz.
Reklam
Freud, spinoza.
Dini öldürmeye niyetlenmedim hiç. Çünkü edebi hakikatleri, şeylerin özünü arayacak cesaret ve azimden yoksun olanlara diğerkâm ve iyi bir hayat sürdürmeleri yolunda doğru davranış kurallarını göstermekte yetindiği takdirde, çok kullanışlı olduğu kanısındayım. - Toplumların körlüğünün daha da arttığı, en azından aynen öyle devam ettiği korkunç bir dönem. Ilerleme ile barbarlığın müttefik olduğu bir dönem. - Cehalet ve korku her yerde ve farklı biçimlerde doğaüstü güçlere yöneltir insanları.
Metis yayıneviKitabı okudu
Freud
Ruhun rahatsızlıkları ya da hastalıkları ancak kişinin istemediği halde maruz kaldığı tecrübelerden kaynaklanabilir.
Sayfa 35 - METİS YAYINLARIKitabı okudu
Freud
Histeri esas olarak geçmişte yaşanmış, insanı korku, acı ya da utanmaya sürükleyen üzücü cinsel tecrübelerden kaynaklandığını söylüyorsunuz, öyle ki bunlar bilinçdışına itilerek unutulur ve hafızanın yüzeyine yeniden çıkarılmaları çok zordur.
Sayfa 49 - METİS YAYINLARIKitabı okudu
Spinoza
İnsan endişeleri ya da umutları doğrultusunda fantezilerinin peşine takılmakla yetindiği anda, bilgiyi terk etmiştir.
Sayfa 18 - METİS YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Spinoza
“İnsanların yaşam koşullarını niyetleri doğrultusunda diledikleri gibi düzenleyebilecek kudrete sahip olsalardı ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafelerin peşine düşmezdi.”
Sayfa 15 - METİS YAYINLARIKitabı okudu
Bu mektuplaşma yeryüzündeki son aylarımı renklendirdi, öyle ki, şu anda size yazarken, ağrılarım daha az azap veriyor ve yüce mutluluk dediğimiz o kendinden hoşnutluk hissini duyuyorum. Size, birbirimizi "Allah'a ısmarlama" ihtimalimiz olmadığına göre, ikimiz için taşıdığı "ebediyete" anlamıyla, "elveda" diyebilirdim. Ama şöyle demeyi tercih ediyorum: "ebedi dostluğumuza". Dostunuz, Baruch
Sayfa 292 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Çok az insan kendi kusurlarını, içindeki edilginliğin bundaki payını kabul etme cesaretini gösterir ve bunu yapmak onları kaçık değil bilge kılar, hakiki bilgiye daha yatkın hale getirir.
Sayfa 284 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Reklam
Felaketlerden -talihsizlik yerine- görülen ya da görülmeyen doğaüstü güçler sorumlu tutulursa, muhtemelen zararları en aza indirecek tedbirleri alma yoluna gidilemeyeceği de kesindir.
Sayfa 251 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Çoğu kişi hayli sınırlı bilgiyle sırf sahip olmanın ya da gelişigüzel bir kullanabilme imkânının yeterli olduğunu sanıyor. Örneğin, zevk olsun diye tuhaf biçimli hayvancıkları seyretmek için mikroskop kullanıyorlar, ama onları incelemeye çabalamıyorlar; ya da dağları daha yakından görmek, gezegenleri ve yıldızları seçebilmek için teleskopla bakıyorlar, ama astronomi bilmiyorlar. Halbuki bilme yeteneklerimizi artırmaya çabalarsak, aynı zamanda Doğa sevgimizi de artırmış oluruz. Bu da ebediyet duygusuyla bağlantılıdır. Ebediyet duygusu Doğa sevgisi/bilgisinden başka bir şey değildir, dolayısıyla da başta, nasıl olurlarsa olsunlar, insanlar olmak üzere pek çok başka şeyi ve kendini sevmek/bilmektir.
Sayfa 247 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Tanımak derken "aklın gözleriyle görmeyi" kastediyorum. Sözünü ettiğim, bedenden kopuk katışıksız zihinsel bir tanıma değil, zira hiçbir şey bedenden kopuk olamaz. Bedenimize tesir eden şey üzerinden ancak tanıyabiliriz. Zaten eskiler de Fransızca savoir (bilmek) kelimesini hem "bilmek" hem "tatmak" anlamına gelen Latince sapere gibi iki anlamda kullanıyordu; böylece tat üzerinden, başka bedenlerle doğrudan temasla ancak bilebildiğimizi işaret etmiş oluyoruz. O kadar önem verdiğimiz görme ve işitme duyuları bedenler arasındaki bu dolaysız temas olmadığında bir hiç olurdu. Her bilgi bedenseldir, çünkü her eylem bedenseldir. Bedensel olmayanlar, tıpkı hayaletler, zombiler, melekler, iblisler, ormanların ve nehirlerin cinleri gibi kurgulardır.
Sayfa 246 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Otoerotizmden, narsizmden, ruhiçinden sanki insanın kendi kendini etkileme yeteneği çok yüksekmiş ve neredeyse bedenlerin birbirleri üzerindeki tesirlerden bağımsızmış gibi söz ediyorsunuz. Dahası, otoerotik ilişkilerin "nesne" ilişkilerinden önce geldiğini söylüyorsunuz. Bense daha ziyade, insanın kendisiyle ilişkisi ile başkalarıyla ilişkisi arasında herhangi bir fark olmadığı kanısındayım, çünkü zaten "kendisi" dediğimiz şey, insan bedenini oluşturan bölünmez öğelerin bir araya gelmesiyle ve insan bedenlerinin kendi aralarındaki bileşimiyle, çok sayıda "başka"sından oluşur. İster Oidipus kompleksi, ister bir başkası, bana bütün" kompleksler doğuştan, hatta belki öncesinden varmış gibi geliyor. Bütün bedenler, mümkün olan her biçimde birbirlerinden beslenir - en başta da insan bedenleri.
Sayfa 242 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
Her varlık varlığında sebat etme arzusunu karşılamak için gerekli ve yeterli kendi zekâsına sahiptir ve kendi yetkinliğiyle davranır. Öyle ki, varlıklar arasında bir hiyerarşi kurmak mümkün olmadığı gibi, bazılarının, örneğin insanın, istisnai olabileceğine, yani Doğa dışında başka yasalara uyabileceğine ya da başka arzularla hareket edebileceğine inanmak da tamamen saçmalıktır. Köpeğin özü sineğin özünden ya da balığın özünden farklıdır, her varlık kendisine uygun yeteneklere sahiptir ve bunları istismar etmeme ihtiyatlılığına sahip olduğu takdirde olabildiğince sağlıklı olur. İnsan diğer hayvanlar gibi bir hayvandır; bu da onu -meşhur Descartes'in iddia ettiğinin aksine- makine yapmaz, çünkü Doğadaki hiçbir beden makine değildir.
Sayfa 239 - Spinoza'dan Freud'aKitabı okudu
204 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.