Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner

Joachim Köhler

Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner Gönderileri

Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner kitaplarını, Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner sözleri ve alıntılarını, Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner yazarlarını, Friedrich Nietzsche - Cosima Wagner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nietzsche
Saksonya Granddükalığı Jena Eyalet Akıl Hastanesi’nin hasta dosyasında, hastanın 28 Mart 1889’da sarf ettiği bir deyiş yer almaktadır: “Beni buraya getiren, karım Cosima Wagner’dir”.
Sayfa 203
Nietzsche’nin Cosima’ya kendisini Dionysos olarak tanıtması, sadece Wagner’in mirasçısı olarak onun üzerindeki hak iddiasını güçlendirmekle kalmayıp, o zamana kadar gizli kalan yapısını da açığa vuruyordu - o, kendi karşıtı olan, hem hayatın sarhoşluğunu, hem de ölümün korkunçluğunu temsil eden, hem zevk, hem acı, hem erkek, hem de kadın olan bir tanrıydı.
Sayfa 201
Reklam
Wagner’in 1883 yılındaki ölümü ile sadece “ölümcül hakaret”in yarası tekrar açılmakla kalmayıp, çoktan toprağa gömülmüş olan bir talep tekrar gün ışığına çıkmıştı. “Karşısında kendimi savunmam gereken kişi," diye yazıyordu Nietzsche Köselitz’e, “son olarak yaşlı Wagner’di; gerçek. Wagner’e gelince, doğrusu onun mirasçısı olmak isterim”. Nietzsche’nin müzisyen yardımcısı Köselitz de bu gelişmeden faydalanacak, o zamana dek değeri anlaşılamamış olan Venedik Aslanı adlı bestesi kısa sürede büyük başarılar kazanacaktı. “Artık her şey mümkün” diye kehanet ediyordu Nietzsche hayalperest bir sevinçle, “mesela sizi dinlemek için Bayreuth’taki ‘tapmakta’ oturmak gibi” - Köselitz’in Aslan'ı, Wagner’in Parsifal’ine karşı. Bu da Nietzsche’nin “Mutlu Adalar”da bir felsefe okulu kurmak gibi, en büyük hayallerinden biriydi. Artık öksüz kalmış olan Bayreuth, onun için adeta rüyasında gördüğü “sevgilisi tarafından terk edilmiş prensesin, yani Cosima’nın üzüntü ve bitkinlikten uyuyakaldığı Naksos kumsalı”na dönüşmüştü.
Sayfa 196
İdolleri gibi var güçleriyle birbirlerine karşı mücadele etmekte olan bu iki düşman kült, resmî olarak ateşli bir Wagner ve Nietzsche okuyucusu Adolf Hitler tarafından barıştırılacaktı. 1935 Kasım’ında ölen Elisabeth Nietzsche için Nazi şatafatı ve Führer gözyaşları içinde yapılan cenaze merasimine, muhtemelen Führer’in arzusu üzerine, 1930 yılında ölen Cosima’nın mirasçısı olarak onun yerini alan Siegfried’in dul karısı Winifried de katılmıştı. Hitler, daha 1934 yılında, görkemli bir “Nietzsche Anma Salonu” inşa etmeye karar vermişti, kendisi de bir Nietzsche okuyucusu olan Mussolini de ileride bu salona bir Dionysos heykeli armağan edecekti. “
Sayfa 195
Wagner ile Ritter arasındaki ilişki 1859 yılında kopmuş olmasına rağmen, ismi sık sık Cosima’nın günlüğünde yer almakladır - özellikle de Wagner’in labirentindeki kaderi, kendisinden yaşça daha büyük olan Ritter’inkine çok benzeyen Nietzsche’nin ismiyle birlikte. Görünüşe göre bu durum üstadın da dikkatini çekmiş olmalıydı ki, bu iki ismi sadece Eiser’e yazdığı o rezil mektupta değil, Cosima’yla yaptığı sohbetlerde de biraraya getiriyordu: “Yakışıklı dostlarım vardı,” demişti bir defasında hakir görür bir tavırla, “K. Ritter ve Nietzsche’yi düşünün”.
Sayfa 173
Wagner 1876 yılında Sorent’deki o akşam gezintisinde aynı misyonerlik gayretini Nietzsche üzerinde de uygulamaya çalışmış olsa bile, bunu en geç Schopenhauer’in etkisiyle ateizmi kabul eden Nietzsche’yi tekrar kilisenin bağrına döndürebilmek gibi safça bir hayal yüzünden yapmamıştır. Bu arada, Nietzsche’nin tuttuğu notlara göre, Wagner Nietzsche’nin Vittoria Oteli’nde anlattığı ve Cosima’yı öfkelendiren yeni fikirlerini de duymuş olmalıydı. Wagner, sağır kulaklara hitap etmeyecek kadar kurnazdı. En azından Richard Wagner Bayreuth’da kitabını okuduğundan beri Nietzsche’nin ne düşündüğünü ve Nietzsche’nin nerede durduğunu biliyordu ve bu nedenle “dönek” müridini cezalandırmaktan başka hiçbir ciddi amacı olamazdı.
Sayfa 151
Reklam
Nietzsche kendinden istenileni yaptı. Sanki “Müzikte Yahudilik” kendi kaleminden çıkmış gibi, bu makaledeki Yahudi nefretini “tahsilli darkafalı” Strauss üzerine uyguladı. Wagner bir zamanlar Yahudilerin ölmekte olan Alman sanatının bedenine, onu paramparça etmek üzere el koyduğunu söylemişti; “bu bedenin eti, binlerce kurdun kaynaştığı bir yaşam çeşitliliğine dönüşecekti”. Nietzsche de teolog Strauss’u “yok ettiği sürece yaşayan, yediği sürece hayranlık duyan, sindirdiği sürece tapınan o kurtlara” benzetiyor ve “Yahudilik” yazarının yaptığı gibi tiksintisini şu tabloyla ortaya koyuyordu: “Bir ceset, bir kurt için güzel bir düşüncedir, fakat bir kurt, her canlı için korkunç bir şeydir”. Ve sonunda Nietzsche yaşam kuvvetinin savaşan temsilcisi olarak, Wagner’in “Yahudilik” risalesindeki taleplerini yerine getirmeye zorunlu hissediyordu kendisini.
Sayfa 113
Evdeki diğer bir kudret olan Cosima da, yakınlaşma belirtileri göstermeye başlamıştı. Aslında her zaman üstadın yaptıklarını ayrıntılı olarak kaydeden günlüğü, 3 Ocak 1870 tarihinde şunları yazıyordu: “Bütün hafta defterime yazamadım. Zamanımın büyük kısmını, dün aramızdan ayrılan Prof. 'Nietzsche ile geçirdim”. Tribschen’de geçirdiği günleri her zaman coşkulu bir şekilde kaydeden Nietzsche, Cosima’yla birlikte geçirdikleri bu Noel haftası hakkında neredeyse hiçbir şey yazmamıştı. Sadece Rohde’ye yazdığı mektupların birinde, o haftayı “en güzel ve en ulvi anısı” olarak değerlendirmişti. "Senin de bu büyüye vâkıf olman mutlaka gerekli” diye telkinler yağdırıyordu. Parisvari cazibesi miydi onu Cosima’nın tutsağı kılan, yoksa hafif peltek konuşmasının Fransız aksanlı boğuk sesi mi? Ya da zihin ve akıl yönünden ondan üstün olduğunu unutturan konudan konuya atlama yeteneği mi? On yıl kadar önce Bülow’un bir arkadaşı, Ferdinand von Lassalle, Cosima’nın konuşma tarzı hakkında şunları söylemişti: “Karşıma geçip liseli bir Fransız kızının bilgi seviyesi ile bana bilgiçlik taslaması, oldukça canımı sıkmıştı”. Nietzsche ise buna bir türlü doyamıyordu.
Sayfa 60
Kocası sağlık sorunları yüzünden Münih’teki konser furyasından çekilmek zorunda kaldığı zaman, Cosima daha önce görülmemiş bir şekilde değişmişti.
Sayfa 44
Baron kocasından boşandıktan sonra Bülow Malikânesi’nde sadece asabi ve kolay sinirlenen Franziska’nın sözü geçer olmuştu. Geleceğin müzisyenleri olan Franz Liszt ve Richard Wagner'i baba olarak kabullenen sevgili oğlu da, onunla birlikte yaşıyordu.
Sayfa 36
Reklam
Rahibin oğlu, cennet özlemi ve cehennem korkusu arasında, örnek bir öğrenci olma yolundaydı. İhtiraslı annesinin zorlaması ile şiir yazmaya, beste yapmaya, okuma, yazma ve hitabet alanlarında yaşıtlarını çok geride bırakmaya başladı. Fakat başarılarının bedelini yaşamı boyunca katlanmak zorunda kalacağı karabasanlar ve migren ağrıları ile ödemek zorunda kalacaktı.
Sayfa 26
1889 yılı Ocak ayının başlarında, opera bestecisinin dul karısı Cosima Wagner’e şu küstah mesajı gönderir: “Bugün, herkesçe malûm olan İlâhi bir budalanın Dionysos Dithyrambosları'nı bitirdiğini bildirdiler bana...” Aslında ifade etmek istenilen şey, burada yazılandan daha karışıktı.
Sayfa 14
DIONYSOS ve Ariadne efsanesinde insan yolunu kolaylıkla kaybedebilir. Karmakarışık ve gizemlidir, baş­langıcı ve sonu olan bir labirent gibi, kendi etrafında döner durur, fakat efsanevi Irrgarten gibi ne başı vardır, ne de so­nu. İç içe geçmiş yollara bir defa ayak basan kişi, bir sonra­ ki dönemecin arkasında kendisini nelerin beklediğini asla bilemez: çekici bir prenses mi, cebbar bir savaşçı mı, yoksa labirentin derinliklerinde insan yiyen bir canavar mı? Belki de Ariadne, Theseus ve Minotauros maskeleri altında, kral­ lığının ziyaretçilerine kötü bir oyun oynayan Dionysos isimli iki sureti bir tanrıyla karşılaşır - burası bazılarının yaşamın karmaşık yollarını, bazılarının da yeraltı dünyası­ nın bulanık çaresizliğini tanımak istedikleri bir krallıktır.
Nietzsche’nin Strauss hadisesinden sonra “saldırılacak­lar” listesini bir yana bırakıp, Wagner’in özel hesaplaşmala­rından başka şeylerle de ilgilenme kararı, üstat tarafından pek hoş karşılanmadı. Zaten Nietzsche’nin Bayreuth polemikçisi rolünün üstüne gölge düşmüştü. David Friedrich Strauss, sanki Wagner’in “imha ahi” tutmuş gibi, Nietzsc­he’nin onu “kültür kemiren kurt” olarak göstermesinden altı ay sonra ölmüştü. “Umarım ki,” diye yazıyordu Wagner müridi mahcup bir ifadeyle, “onun son günlerini zorlaştırmamışımdır ve benden habersiz ölmüştür. - Son derece üz­günüm”. Yıllar sonra Eski ve Yeni İnanç'a saldırmakla bir ki­tabı “gülerek öldürdüğünü” ve bu arada “farkına varmadan yaşlı bir adamı... ‘katlettiğini’" itiraf etmiştir. Nietzsche'nin çektiği bu vicdan azabı, Cosima’ya hiçbir zaman anlaşılır gelmemiştir. Minotauros’unun çıkarlarının koruyucusu olarak ona kurban verilmesi gerektiğini bili­yordu ve Nietzsche Strauss’un zaten ölümünden kısa süre önce, onun bir yazar olarak “gerçekten yok edildiğini” yaz­mıştı. Nietzsche’nin sonraları kapıldığı kuruntuları duydu­ğu zaman, ona soğuk bir ifadeyle “fikir meselelerinde ke­sinlikle duygusallık kabul etmediğini ve zararlı bir kimse­nin hasta veya ölüm döşeğinde olup olmamasının onu hiç ilgilendirmediğini” belirtmişti.
Sayfa 115 - İletişim Yayınları - Çeviren: Atilla Dirim - II. Baskı, 2000Kitabı okudu
Bayreuth sakinleriyle arası tamamen bozul­duktan sonra, Nietzsche onlarla olan hizmet ilişkisini eski bir hayvan hikâyesiyle tasvir etmiştir. Üstün insan müjdeci­si Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eserinde, başlangıçta kendisi­nin iradesi dışında daha güçlü olanın önünde boyun eğen “yüklenmeye hazır bir ruh” olduğunu söylemiştir: “Bir de­ve gibi diz çöker ve iyice yüklenmek ister." Fakat Basel ve Tribschen’deki yoğun işler ile aşırı yüklenen sabırlı deve Nietzsche, sonunda kendi “iradesini” aramak için “ıssız çö­le” kaçar. Köle deve burada yüklerini atar ve hayvanlar kra­lı aslana dönüşür. Fakat Nielzsche’ye göre “efendi” olması için, önce yolunu bekleyen “altın parıltılı ejderi" öldürmesi gerekir; kahraman Siegfried’in Wagner’in Fafner’ine yaptığı gibi. “Yapmalısın” adlı ejder ile “İstiyorum” adlı aslan ara­sındaki savaşın sonucu hakkında en küçük bir şüpheye bile yer vermemektedir Zerdüşt’ün yazarı, bu aslında onun Bayreuth sakinleriyle belirsizliğini korumakla olan ilişkisiyle değil, üstün insanının zafer dolu savaş müjdesiyle ilgilidir.
Sayfa 80 - İletişim Yayınları - Çeviren: Atilla Dirim - II. Baskı, 2000Kitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.