Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Geçmişin Aynasında

Ivan Illich

Geçmişin Aynasında Hakkında

Geçmişin Aynasında konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
5.2/10
4 Kişi
17
Okunma
8
Beğeni
1.542
Görüntülenme

Hakkında

İvan İllich’in en ilgi çekici özelliklerinden birisi, önemsiz görünen kavramları, tarihin derin dehlizlerinde özenle ve farklı dil, din ile kültürler üzerinden takip ederek izini sürmesidir. Önemsiz görünen ancak önemsiz olmayan kavramları kendi bakış açısıyla farklı bir şekilde ortaya koyar. Örneğin su, anadil, sağlık, hafıza, öğrenmenin tarihi, mesken, bisiklet, eşya, sokak, israf ve bu liste uzar gider. Okur, İllich’in kılavuzluğunda bu yolculuğa çıktığında, bağlantıların, kültürler arası geçişlerin ve ilişkilerin çeşitliliği ve renkliliğine hayran olur. Kendi ana dilini, kendi belleğinden bulup çıkaramayan, pek çok dili bir arada öğrenerek büyüyen İllich, tamamen hâkim olduğu yarım dil hazinesi sayesinde, artık pek çok kimsenin okuyup anlayamadığı metinlere hakimdir. Çalışkanlığı ve bunu sosyal hayata harmanlama becerisi ile metinleri sokaktan hiç kopmamış, bu nedenle her yazdığı çok okunmuş ve tartışma yaratmıştır. İllich bu kitabında geçmişin ya da tarihin aynasında 12. yüzyıla kadar uzanır. Hayal gücü, algı, kavramlar ve imgelem ile ilgilenir. Bu okumalarını, çağdaş okuyucuya rapor verecekmiş gibi güncelleştirir ve sosyal hayatımızı saran hatta boğan meselelere ayna tutar. Bu olağanüstü yeteneği sayesinde, metin asla sıkıcı olmaz ve okura yabancılaşmaz. Onun yazdıkları kendi aramızdaki konuşmalarımız gibi, günlük çekişme ve tartışmalarımız tadında ilerler. Bunu bilinçli olarak yapar; ancak ve ancak geçmişin aynasından bakarsak, günümüzün dikkatinin sınırlarının genellikle dışında oluşmuş varsayımların farkına varıp yüzyılımızın zihinsel çabalarının farkını gözlemleyebileceğimizi dile getirir. Kitabın birinci bölümünde, bizim de gözde gündemimiz olan müştereklerden ne anladığını ve bunun geleneksel toplum ve kıtlık algısıyla ilintisini yazarak başlayan İllich, Şenlikli Toplum kitabından başlayarak kendi yazdıklarına özeleştiri getirerek devam ediyor. İvan İllich serimizin bu yeni kitabı ile okurları selamlamaktan çok büyük mutluluk duyduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.Sayfa Sayısı: 224Basım Tarihi: Eylül 2019Yayınevi: Yeni İnsan YayınlarıOrijinal Adı: Mirror in the Past
ISBN: 9789752498990Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 35.3
Erkek% 64.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Ivan Illich
Ivan IllichYazar · 11 kitap
Ivan Illich, (1926-2002) Avusturyalı filozof ve toplum eleştirmeni. Çağdaş batı kültürü, kurumları ve eğitim, çalışma hayatı, enerjinin kullanımı, ekonomik gelişme, sağlık vb. alanlardaki etkileri üzerine eleştirel incelemeler kaleme almıştır. 1926 yılında Viyana'da Hırvat bir baba ve Seferat-Yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babasının gelir durumu sebebiyle pek çok ülkeyi gezip görme imkanına kavuştu. İtalyanca, Fransızca ve Almancayı ana dilleri gibi bilirken, daha sonra bu dillere Sırpça-Hırvatça, Antik Yunan ve Latin dilleri, İspanyolca, Portekizce, Hindi vs. de ekledi. İtalya'da Florence Üniversitesi'nde Histoloji ve Kristalografi, Vatikan'da Pontifical Gregorian Üniversitesi'nde teoloji ve felsefe, Salzburg'da Ortaçağ Tarihi eğitimi gördü. Porto Riko Katolik Üniversitesi başkan yardımcılığına getirildi. 1961'de Meksika Cuernavaca'da Centro Intercultural de Documentacién (CIDOC, International Documentation of Center) kurdu. Merkezin araştırmaları Vatikan ve CIA ile çatışmasına sebep oldu. Illich 1970'lerde Fransa'daki sol entelektüel çevrede popüler olmasına karşın François Mitterrand'ın 1981'deki seçiminden sonra Fransız solunun hükümete gelmesiyle birlikte görüşleri fazla kötümser bulunduğundan bu çevrelerdeki etkisi gün geçtikçe azalmıştır. Hayatının sonraki yıllarında kansere yakalandı ve eleştirdiği kurumsallaşmış tıp yerine geleneksel metotlara başvurdu. Hastalığının ilk aşamalarında tümör ile ilgili bir doktora danışmış ancak kendisine konuşma yeteneğinin kaybolma ihtimalinin çok yüksek olduğu söylenmişti. "Ölümlülüğüm" diye adlandırdığı tümör ile hayatının sonuna kadar yaşadı. Eserlerinden (Şenlikli Toplum adlı eserinden) Araçların aşırı ölçüde gelişmesi, insanları çok yeni biçimlerde tehdit etmektedir. Bu tehditler geleneksel angarya ve haksız muameleye benzemekle birlikte, yeni bir kategori oluştururlar. Çünkü bunları yaratanlar da, kurbanları da aynı kişilerdir: Yıkıcılıkta sınır tanımayan araçları hem yöneten hem de talep eden kişiler. Bu oyunda, başlangıçta bazıları kazansa da, sonuçta herkes her şeyini kaybeder... Araçların insanlara yönelik taleplerinin maliyeti gittikçe artmaktadır. İnsanı araçlarının hizmetine girecek duruma getirmenin maliyetindeki artış, bütün üretimde ağırlığın mallardan hizmetlere doğru kaymasıyla kendini göstermektedir. Hayat dengesinin, büyüyen endüstrilerin dinamiğine gösterdiği direnci kırmak için, insanın gittikçe daha çok yönlendirilip denetlenmesi gerekmektedir. Bu yönlendirme, eğitsel, tıbbi ve yönetsel tedavi biçimini alır. Eğitim, rekabetçi tüketiciler yaratır; tıp, bunların artık ihtiyaç duymağa başladığı yönlendirilmiş çevrede varlıklarını sürdürmelerini sağlar; bürokrasi ise, insanların anlamsız işleri yerine getirebilmesi için toplumsal denetim uygulamanın gerekliliğini yansıtır. Buna paralel olarak, yeni ayrıcalık düzeylerinin ordu, polis ve güvenlik önlemleriyle korunmasının maliyetinde görülen artış da, tüketim toplumunda kaçınılmaz olarak iki tür köle bulunduğunu gösterir: Vazgeçilmez alışkanlıkların kölesi olanlarla kıskançlığın kölesi olanlar. (Okulsuz Toplum adlı eserinden) Günümüzde okul sistemi tarih boyunca güçlü kiliseler için geçerli olan üç işlevi yerine getirmektedir. Okul hem toplum mitinin kaynağı, hem bu mitin tezatlarının kurumsallaştırılması ve hem de mit ile gerçeklik arasında uyumsuzluğu tekrar üretecek ve gizleyecek olan ritüel mekanıdır...Özgür bir toplumun, modern bir okulda oluşturulabileceği görüşü paradoksal bir iddiadır. Bireysel özgürlüğü garanti altına alma, bir öğretmenin öğrencileriyle meşguliyetinde tamamiyle gözardı edilmektedir. Öğretmen sahip olduğu kişiliğini yargı, ideoloji ve doktor işlevleriyle birleştirdiğinde, toplumun temel yapısı, yaşam için hazırlanması gereken süreçle amacından saptırılmaktadır. Bu üç gücü birleştiren bir öğretmen, öğrencinin yasal veya ekonomik reşit olmama durumunu meydana getiren ya da özgür toplanma hakkını kısıtlayan yasalara göre öğrencinin haklarını daha fazla kısıtlar. Ağaçları yaşken eğip bükmek sevgili öğretmenlerin içtenlikle yerine getirdikleri kutsal ve benzersiz bir vazifedir. (Sağlığın Gaspı adlı eserinden) Maalesef, yararı olmamasının yanı sıra zararı da olmayan tıp hizmeti, gittikçe büyüyen tıp kurumunun günümüz toplumuna verdiği zararların yanında çok önemsiz kalır. Teknik tıbbi müdahalelerden kaynaklanan ağrı, fonksiyon bozukluğu, sakatlık ve acı günümüzde trafik ve iş kazalarıyla ve hatta savaşla ilgili etkinliklerle bile yarışır duruma gelmiş ve tıbbın zararlarını günümüzün en hızlı yayılan salgınlarından biri haline getirmiştir...Gücünü yasa ve dinden ayrı tutmakta hep diretmiş olan Batı tıbbı şimdi tersine, onların da ötesine geçmiştir. Bazı endüstri toplumlarında sosyal etiketleme, her sapkınlığın tıbbi bir etiket taşıdığı noktaya dek tıplaşmıştır. Böylece, tıbbi teşhisin ahlaki ögesinin karanlıkta kalması, Asklepios otoritesini totaliter bir güçle donatmıştır...