Bakalım o zaman, kırk yıl boyunca madende çalışmış, kömür tozu tüküren, bacakları dehlizlerdeki sular yüzünden şişmiş, altmış yaşındaki bir ihtiyara yüz elli frank emekli maaşı vermeye cesaret edebilecekler miydi? Evet, işte o gün, emek sermayeden hesap soracaktı, bilinmeyen bir yerlerde, mabedi içinde çöreklenmiş oturan, diğerlerinin kanını emerek beslenen işte o tanrıdan!