"bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. o gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği."
Halil Cibran' ı ilk Ermiş kitabi vasıtasıyla duydum adını ve kendiside adını duyurduğu kitabiymiş daha okuma şansım olmadı ama muhakak okuyacağım . :)
Gezgin yazarın okuduğum ilk kitabıydı ayrıca yazarı daha önce hiç tanımıyordum yaşantısıyla alakalı bir ön bilgi var bir 20 30 sayfa hiç kasılmadan soluksuz okuudum . Kitabı okurken Mevlana'nın öyküleri geldi aklıma o da bu şekil bölüm bölüm , hikaye tarzında , fabl tarzında onlarca öyküsü vardı ve sonunda mutlaka hıı dedirtecek tarzdan öyküleri söz konusu bu kitaptada yazar öyle yapmış yer yer nesneleri konuşturmuş , yer yer hayvanları konuşturmuş ama bütün itibariyle güzeldi. Beni encok etkileyen bölümler ise " Deli ve yol bölümü oldu " . iyi okumalar 🌺
Hayat serüveninde herkesin pusulası farklıdır. Halil Cibran'a göre de insanın, nerede hangi şartlarda yaşarsa yaşasın değişmeyen evrensel değerleri vardır. Erdem, ada- let duygusu, sevgi, toplumsal refah... Bunları kaybetme- mek için var gücüyle çabalayan kişi Gezgin gibi bilgeliğin sınırlarında dolaşabilir. Ama yol aynı olsa da menzile na- sıl ulaşacağını insan kendisi belirleyecektir.