Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Jacques Derrida ile Julia Kristeva Arasında Söyleşi

Göstergebilim ve Gramatoloji

Jacques Derrida

En Yeni Göstergebilim ve Gramatoloji Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Göstergebilim ve Gramatoloji sözleri ve alıntılarını, en yeni Göstergebilim ve Gramatoloji kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Formalizm ve matematizmin ikincil işlevlerinden biri metafizik içinde, akıl-merkezli (logocentirique) tanrıbilimini tamamlamak ve doğrulamak olmuştur."
Sayfa 69 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Kuşkusuz ki gramatoloji bir başka bilim, yeni bir içerikle donatılmış yeni bir bilim dalı, iyice belirlenmiş yeni bir alan olmaktan daha çok, bu dokusal, metinsel ayrılmanın uyanık olarak işlenişidir.
Sayfa 72 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Reklam
"yazı dilin (la languge) görüşünü perdeler: o bir giysi değilse de bir kılık değiştirmedir." ...Yazı bir "tuzaktır", onun hareketi "kısır döngüsel" ve "zorbaca"dır, zararları canavarsı, şaşılacak büyüklüklerdedir'’, "doğaya aykırı yaratılış (tératologiques) durumlarıdır"...
Sayfa 46 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Dil ve yazı birbirinden ayrı iki gösterge sistemdir; ikincinin tek varoluş nedeni birinciyi temsil etmektir.
Sayfa 46 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Ben kesin bir kopuşa (la rupture), bugün sık sık denildiği gibi, epistemolojik bir kesintinin (coupure) biricikliğine (unicité) inanmıyorum. Kesintiler, her zaman kaçınılmaz bir şekilde, çözmeğe devam ettikleri eski dokulara kendilerini yeniden yazarlar, hiç sona ermemecesine; Bu sona ermeyiş bir ilinek (accident) veya olumsallık (contingence) değildir; bu özseldir, sistematik ve teoriktir.
Sayfa 44 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Ben konuştuğum za­man, yalnızca düşündüğüm şeyden ötürü var olduğumun, bilincine varmıyorum, ama düşüncemin ve "kavramın" en yakı­nında, dünya içine düşmeyen, dışarı ver­dikçe duyduğum- anladığım (j'entends), benim salt ve özgür kendiliğindenliğime (spontanéité) dayalı gibi görünen, hiçbir aleti, aksesuarı, dünyadan almana hiçbir gücü kullanmayı gereksindirmeyen, bir göstereni de muhafaza ettiğimi biliyo­rum. Yalnızca gösteren ve gösterilen bir­leşmiş gibi olmuyor, bu karışıklıkta göste­ren kavramı, kendi olduğu gibi, kendi bulunuşundan başka hiçbir şeye gönderme yapmadan, kendi kendisini sunmasına bırakmak için, kendini silmiş veya saydam­laştırmış gibi oluyor. Gösterenin dışsallığı indirgenmiş gibi oluyor. Tabii ki, bu dene­yim bir tuzaktır, fakat öyle bir tuzak ki onun zorunluluğunda (nécessité) bütün bir yapı, (structure) veya bütün bir dönem kendini örgütlemiştir; bu dönemin derin­liklerinden bir göstergebilim kendini öyle yapılaştırmıştır ki, temel kavramları ve ön varsayımları Platon’dan Husserl’e Aristoteles’ten, Rousse au’dan Hegel'e vb., kadar açıkça saptanabilinir.
Sayfa 39 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
Reklam
Gösterge kavramı (gösteren/göste­rilen) kendi içinde, sesçil tözü ayrıcalıklı kılma zorunluluğunu taşır ve dilbilimini göstergebilimin patronluğuna yükseltir. Konuşan ses (la phoné) gerçekten, gösterilen kavramın düşüncesi ile en yakından, en mahrem bir şekilde birleşmiş olarak kendini bilince veren, gösteren maddesi­dir. İnsan sesi (la voix) bu görüşe göre, bi­lincin ta kendisidir.
Sayfa 39 - Afa Yay. 1.Baskı, Ekim 1994
"Formalizm ve matematizmin ikincil işlevlerinden biri metafizik içinde, akıl-merkezli (logocentirique) tanrıbilimini tamamlamak ve doğrulamak olmuştur."
Sayfa 69 - afa
"Fonetik-olmayan (non-phonétiquè) matematiksel yazının Rousseau, Hegel, vb., tarafından eleştirisi (örneğin Leibniz’ci "caractéristique" projesi), hiç de rastlantısal olmayan bir şekilde Saussure’de açıkça görülen doğal dillere olan tercihe paralel olarak bulunur. Bu önvarsayımlar sisteminden koparak ayrılacak bir "grammatologie", bu nedenle gerçekten, dilin matematikselleşmesini özgürleştirmeli, "bilim" yapmanın, her zaman için, "Logos"un emperyalizmine bir karşı koyuş (örneğin hep eskiden beri, ve daha da artan bir şekilde, fonetik-olmayan yazıya başvurarak) olduğunu da bildirmelidir."
Sayfa 67 - afa
Reklam
"Sentez, "syntagme", "ayırım" ve metin (texte) olmadan anlatım (signification) olamaz."
Sayfa 65 - afa
"Dilin dışlaştıran (expression) olarak temsil edilmesi ilineksel bir önyargı değildir, bu Kant’ın transendantal yanılsama (illusion transcendantale) olarak adlandırmış olacağı bir çeşit yapısal aldatmacadır. Bu, dil yetilerine (langages), dönemlere kültürlere göre değişir. Hiç kuşkusuz ki batı metafiziği bu yanılsamadan güçlü bir sistemleştirme kurmuştur, ama ben bu durumun yalnızca batı metafiziğine özgü bir şey olduğunu iddia etmenin çok ileri gidilmiş ve ihtiyatsızca ileri sürülmüş olacağına inanıyorum."
Sayfa 65 - afa
"face"
"Biz, çıkış noktası olarak, dışavurumunun bedensel taraf denen duyulur (sensible) yüz ve duyulur olmayan, "ruhsal" (spirituelle) yüz arasındaki çok tanınmış ayırımı kabul ediyoruz."
Sayfa 59 - afa
"Mantık Araştırmaları’nda., Husserl, Frege’nın Sinn ve Bedeutung ayırımını reddetmektedir. Daha sonra, bu ayırım ona yararlı görünmüştür, ama onu Frege gibi anladığı için değil, anlamın en genel kapsamındaki anlam (Sinn) ile, mantıksal veya dilsel bir bildirinin nesnesi olan anlatım (signification) (Bedeutung) şeklindeki anlamın arasındaki ayırımı vurgulamak için."
Sayfa 58 - afa
"Her deneyim anlamın (sens, Sinn) deneyimidir. Bilince görünen her şey, genel olarak bir bilinç için olan her şey anlamdır (sens). Anlam görüngünün (phenomene) görüngüselliğidir (phenomena).
Sayfa 57 - afa
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.