Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi

Sigmund Freud

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi Gönderileri

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi kitaplarını, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi sözleri ve alıntılarını, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi yazarlarını, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arkadaşlarının yanında olmasına aldırmadan ağlama nöbetlerine giriyor ve Afrika'daki savaşta yer almak için (ki bu savaş önceleri hiç ilgisini çekmezdi) mesleği bırakmak istediğini söylüyordu.89 89 Savaş alanındaki koşulların, gene dolaysız, fakat daha da temiz ve kolay tarafından gerçekleşecek bilinçli bir intihar girişimine yardımcı olacak özellikler barındırdığını zaten kabul ediyoruz. Wallenstein'da İsveçli şefin Mac Piccolomini'nin ölümü üzerine söylediklerini bir hatırlayın: 'Zaten ölmek istiyordu.'
İnsanın kendine yarı kasıtlı zarar verme olgusunun gerçekliğine inanan herkes (bu söylemin biraz çelişkili olduğunu kabul etseler de), bilinçli ve kasıtlı intihar olgusundan ayrı olarak, cana kast eden, kendisine bir kaza süsü vererek sakarlık maskesi takan ve bilinçaltından gelen bir itkinin harekete geçirdiği yarı kasıtlı intiaheı da kabul etmiş
Reklam
Bilindiği üzere, ağır psikonevroz vakalarında kimi zaman hastanın kendisini sakatlaması da bir semptom olarak karşımıza çıkabilir ve bu türden hastalarda psikolojik çatışmanın intiharla son bulması ihtimalini her zaman göz önünde bulundurmalıyız. Bu türden hastaların kazara başına gelen olayların aslında kendine zarar verme olayları olduğunu artık öğrendim ve inandırıcı örneklerle de bunu kanıtlayabilirim. Karşı karşıya olduğumuz durum, sürekli hazır halde bulunan ve normalde kişinin kendisine sinirlenmesi şeklinde dışa vurula bir durum olabilir. Ya da semotpmların oluşmasına katkıda bulunan bir kendini cezalandırma itkisinin, kendisine fırsatlar sunan bir dış durumdan yararlanması, son olarak da istek duyulan zarar verici etki gerçekleşinceye kadar o duruma yardımcı olmasıdır. Bu anlattıklarımıza, orta şiddetteki olaylarda bile rastlanır ve bilinçaltı amacın rolünü ortaya çıkarırlar. Kaza dedikleri olaylar karşısında soğukkanlılıklarını korumaları buna örnek verilebilir. 87 87 Hayata son verme amacı taşımayan kendini sakatlama olayının, bir kazanın ardına gizlenme ya da kendiliğinden ortaya çıkan bir hastalığa yakalanma olasılıklarına bağlamaktan başka çaremiz yoktur. Eskiden insanın kendini sakatlaması herkes tarafından kabul edilen acının dışavurumunun bir ifadesiydi, Başka dönemlerdeyse yas ve kendini dünyadan soyutlama anlamlarına gelebiliyordu.
Sayfa 204Kitabı okudu
Cinsel etkinlikler dışında hiçbir konuda, kaza denilebilecek hareketlerin kasıtlı yapıldığı görüşü kolay kolay kabul edilemez. Çünkü diğer etkinliklerde kazara ile kasıtlı arasında bir sınır varken, cinsel etkinliklerde bu tümüyle kaybolmuştur. Sizlere kendi başıma gelen, görünüşte beceriksizlik olarak nitelendirilebilecek bir davranışımın,
Çok dürüst diye bilinen insanların bile büyük çoğunluğunda, para ve mülk söz konusu olduğunda, ikili davranışın izleri kolaylıkla görülebilir. Belki de, her şeyi ellerine almak isteyen bebeklerin o ilkel beslenme açgözlülüğü (bulduğunu ağzına götürme), uygarlık ve eğitim sayesinde kısmen de olsa aşılabilir.80 80 Bu konudan kopmamak için, söylediklerime kısa bir ara verip bir ekleme yapmak istiyorum: Belleğimiz, söz konusu para olduğu zaman taraflı davranır.
Sayfa 180Kitabı okudu
Mamafih unutkanlığıyla tanınan ve bu nedenle, sokakta görüştüğümüzde, gözleri iyi görmediği için tanıyamadığından selam vermeyen insanlar gibi unutkanlıkları hoşgörülen insanlar vardır.77 77 Bilinçdışı ruhsal süreçleri anlama konusunda daha yetenekli olan kadınlar, biri kendilerini yolda tanımaz ve dolayısıyla da selam da vermezse alınmaya meyillidirler. İlk akıllarına gelen olasılık asla karşılarındakinin miyop olabileceğini ya da dalgın bir biçimde yürüdüğünü ve bu yüzden göremediği olmaz. 'Değer verseydi beni görürdü.' diye düşünürler.
Reklam
Başkalarının yapmacık acımagösterilerini gerçek sanarak bir yanlış yaptığımı anladığımdan bu yana, bunların toplumsal yararlarını bilsem de, alışılagelmiş acıma tekerlemelerine soğuk kaldım.
Hiç kimse, önem verdiği davranışlarda bulunulmasını, bu işte ruhsal bir bozukluk olduğu kuşkusu hissetmeden unutmaz. Bu yüzden araştırmamız, yalnızca fazla önem taşımayan tasarıların unutulmasıyla sınırlı kalabilir; bizce hiçbir tasarı önemsiz değildir; çünkü önemsiz olsalardı, en baştan tasarlanmazlardı.
Tamamen sağlıklı, nevrozdan muzdarip olmayan insanlar söz konusu olduğunda bile rahatsızlık veren izlenimlerin hatırlanmasına ve rahatsız edici düşüncelerin gelişmesine karşı bir direnç oluştuğuna ilişkin pek çok belirti vardır.72 72 Bay A. Pick, kısa bir zaman önce ('Zur Psychologie des Vergessens bei Geistes und Nervenkrankheiten', Archiv für Kriminal-Anthropologie und Kriminalistik, Gros tarafından yayımlanmıştır) duygusal etmenlerin bellek üzerinde etkili olduğuna ve rahatsızlık veren bir şeyi yok etme çabasının unutma olaylarına katkıda bulunduğuna ilişkin farklı yazarların kaleminden çıkmış bir dizi yazıyı bir araya getirdi.
Sayfa 168Kitabı okudu
Tüm gözlemlerimin emin olduğum sonuçlarını sizlere önceden söyleyebilirim: İncelediğim tüm olaylardaki unutmanın rahatsızlık veren bir itici güçten kaynaklandığı sonucuna vardım.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Adları bozmak suretiyle değiştirmek, dil sürçmesi konusunda da belirttiğim gibi, kötü niyet içerir56. 56 Shakespeare'in Julius Caesar adlı eserindeki şu konuşmaları hatırlatmak isterim (III, 3): Cinna. - Evet, adım Cinna. Birinci Vatandaş - Parçalayın şunu! Bir suikastçi o! Cinna. - Ben ozan Cinna'yım. Suikastçi Cinna değilim. Dördüncü vatandaş - Ne fark eder? Adı Cinna ya; sökün kalbinden adı hariç her şeyi ve bırakın gitsin yoluna.
Kimi durumlarda da kulağa garip gelen sesler toplamından oluşan ya da zorla söylendiği düşünülen bir deyişin aslında göründüğü gibi olmadığı söylenebilir. Hastanın görüşlerinde bastırılmış bir fikir kendini açık ederk, aslında başka türlü dile getirilmesi tasarlanan sözlere katkıda bulunduğu izlenimini güçlendirir.
İçeriklerindeki farklılıklar ne olursa olsun, bütün vakalarda ortak olan şey, unutulan ya da çarpıtılan konunun, herhangi bir özgür çağrışım yoluyla bilinçdışı, yani etkisinin kaynağı unutma biçiminde ortaya çıkan bir düşünce ile bağlantılı oluşudur.
Bir meslektaşım, kendilerine çok güvenen, fakat bir yandan da aşırı kaderci olan Bosna-Hersek Türklerinin arasında doktorluk yapmaktaydı. Kendilerine -diyelim- bir hastanın kurtarılamadığını söylediğinde 'Efendim, (Almanca 'Herr') ne diyebilirim ki; kurtarılabilseydi zaten kurtarırdınız.' diye karşılık veriyorlarmış.
Sıradan bir psikoloğa, bildiğimizden emin olduğumuz özel bir ismi nasıl olup da unutabildiğimiz sorulsaydı, özel adların belleğimizde yer tutan diğer bilgilere göre daha unutulmaya yatkın olduğu cevabını vermekle yetinirdi. Özel adların "tercihli" bir şekilde unutulması konusunda haklı nedenler ileri sürer, ama bu sürecin daha derindeki nedenlerini açıklamadan konuyu kapatırdı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.