Anadolu bir dağlar diyarıdır, Hakkari’nin dağları ise bu diyarın istisnasız en büyüleyici mekanı.
Çok yıllar önce dağcılığa başladığımızda duymuştuk Hakkari’nin buzullarla kaplı sarp dağlarını. Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun logosundaki karabin motifi içinde yer alan Reşko Dağı bir hayal idi. O yıllarda hiç kısmet olmadı gitmek Hakkari’ye, zira dağcılığı öğrenip geliştiğimiz gençlik dönemimizin tümü boyunca tırmanış yasaktı. Hakkari’nin dağlarında; gerçekten çok hayıflanırdık bu imkana sahip olmadığımız için. Bu şekilde geçen, Aladağlar ve Kaçkar ile yetindiğimiz uzun yıllardan sonra, biz dağcılar olarak artık tamamen unutmuştuk böylesi bir dağ bölgesinin Anadolu coğrafyasında var olduğunu. Reşko, Süppadürek, Kisara, Geviyaşin buzulu, Sat gölleri? Bu isimler Türk dağcılık camiasına başka bir ülkede bile değil, adeta uzaydaymış kadar uzaktı, taa ki 2013 yılının yazında Hakkari’li dağcı arkadaşımız, sevgili dostumuz Hacı Tansu bizi bu dağlarda tırmanışa davet edene dek. Bölgeyi ilk görüp tanıdığımız bu sefer, Irak ve İran sınırları arasında uzanan bu dağ coğrafyasının ne kadar büyüleyici olduğunu bize idrak ettirdi. On yıllar boyunca aklımızın bir ucunda duran, ama gitmenin imkansız olduğu bir dağ silsilesinin en büyük dağlarından birine, görkemli bir teknik rotasından tırmanıyorduk, 4135 metrelik Reşko Dağı’na! Şansımız yaver gitti ve harika bir tırmanışgezisi yaptık, sonrasında takip eden dönemde bu dağlara birkaç sefer gitmek imkanı daha buldum. Güç olmasın da geç olsun demiş atalarımız