Tanımı yapılması zor bir kelime; içedönük. İnsana hayatı boyunca mücadele ettiği aynı zamanda kötü hissettiren ve her şeyi açıklayan bir kelime de aynı zamanda. Geniş bir kitlesi olan ama çıkıp da kimsenin söylemediği, çoğu kişinin içten içe acaba bende mi bir sorun var hata mı yapıyorum diye düşündüren bir konu da aynı zamanda.
Tek başınıza zaman geçirmekten hoşlanıyor ve en iyi düşünceleriniz yine bu anlarda yakalıyorsunuz, en çok kendinizle konuşuyorsunuz, sınıfta parmak kaldıran öğrenci değilsiniz ve buna benzer bir dolu madde de size uygunsa sizler de içedönük olabilirsiniz. Bir içedönük için, dışadönük olmaya çalışma çabaları genelde daha kötü sonuçlar doğurabiliyor ki hangi konuda kendini kabul etmeme iyi sonuçlar doğurur ki? İçedönüklere sorulan, iyi misin ya da neden sessizleştin gibi sorular sorulması- her ne kadar iyi niyetle iyi vakit geçirmenizi isteseler de – kişiyi daha mahcup edeceğinden dışadönük olma çabasını ikiye katlıyor ve bu da pekiyi sonuçlar vermiyor.
Bilimsel gerçeklerden iş ddünyalarında ki yerlerine, ilişkilerinden iç dünyalarına kadar bölüm bölüm konular irdelenmiş. Zaman zaman tekrara kaçıyor ama hem içedönüklere hem de dışadönüklerin öğreneceği birçok şey olacağını bizlere hatırlatıyor. İçedönüklerin kaba, utangaç, asosyal olmadıklarına zaten kimsenin de tamamen içedönük ya da dışadönük olarak tanımlanamayacağını ifade ediyor. Velhasıl insanın kendini daha iyi tanımasına yol açan güzel bir kitap.