İçimizdeki Hayvan ya da Hayvanlaşan İnsan... #1edebiyat1bilim1film maratonumuza dünya edebiyatı da eklenince Zola okumak nasip oldu... Yoksa erteledim kesin...
.
Fransız yazarlar meşhur betimlemeleri ile göz korkutsa da Zola'nın bu kitabında öyle bir sıkıcılık yoktu ya da bana öyle geldi çünkü heyecan hep doruktaydı... Acaba ne olacak?... Ne olacağı belli aslında... Olmayan adalet, insanın içindeki vahşet... O vahşetin doğuşunu an be an yaşatıyor bize Emile Zola... Meraklandıran kısmı nasıl olacağı...
.
Aşk çerçevesi içinde, tren yolculukları, çalışanlar ve o gelip geçen trenleri izleyenler arasında gerçekleşen olaylar zinciri ile, kıskançlık, para, rahata erme ve atalardan miras kalan öldürme isteğinin etkilerini görüyoruz... Hem de feci şekilde... Yargıya taşınan cinayetin görünen yüzü ile perde arkası arasındaki o uçurumu gözler önüne seriyor yazar... Deliller yok ediliyor ya da katile benziyor diye kolay suçlanacak birinde delil ortaya çıkıyor ve katil sensin yaftası yapıştırılıyor... Ucunda terfi almak da varsa, hemen bir mantık kuruluyor olay çözülüyor... Ha tabii Başkan sıfatı olan birinin yaptıklarının da üzeri örtülmeli... Tamam işte oldu bitti... Sen sağ ben selamet olayı yani...
.
İşin özü Zola, insanların içindeki o vahşeti en acımasız şekilde ortaya çıkardıkları olaylarla adaleti ve siyasi kimliği sorguluyor... Bazı şeyler nasıl örtbas ediliri, açığa çıkan öldürme dürtüsünü harmanlayarak La Bête Humaine demiş adına, Yordam Kitap da İçimizdeki Hayvan...
.
Adalet neydi, nasıl bir şeydi?