İkinci Yeni Poetikası

Alaattin Karaca

En Eski İkinci Yeni Poetikası Sözleri ve Alıntıları

En Eski İkinci Yeni Poetikası sözleri ve alıntılarını, en eski İkinci Yeni Poetikası kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Onlara göre kendilerinden önceki Türk şiiri “güdümlü”dür; şair bağımsız olamamıştır. İşte İkinci Yeni, şairi “sözcü”, şiiri ise yalnızca “bildiri” konumunda gören bu anlayışa karşı çıkar. Ece Ayhan’ın İkinci Yeni’ye “sivil şiir” demesi bu bakımdan çok anlamlıdır. Çünkü İkinci Yeni, Tanzimat’tan beri büyük bir kültür/zihniyet değişimi yaşayan, yeniden yapılan(dırıl)maya, biçimlendirilmeye çalışılan, sivil ve bağımsız bir bilinç olma isteğinden başka bir şey değildir. Ece Ayhan bunun için kendi deyişiyle sarışınların yazdığı şiire ve tarihe karşı çıkar; daha da önemlisi her şeyden önce otoritenin bel kemiği gördüğü dili bozmak, yıkmak ister.
Sayfa 159 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
“Benim turuncu’luğum kapalı odalarda, havasız sınıflarda, rahlelerde, soluk yüzlü şairleri okumamdan kaynaklanıyor. Gülmeyi yine yirmi yaşında öğrendim, denizi de yine bu yaşta tanıdım, ergenlik sivilcelerim çıkmadan büyümüş buldum kendimi. Turunculuğum, belki de asıl babamın hiç elimden tutmamasından geliyor.” İlhan Berk, Kanatlı At, YKY, s.53
Sayfa 166 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Süreya’nın ilk şiir kitabının adı “üvercinka” dahi “güvercin”i çağrıştıran “üvercin” ile İslâv kadın adlarına getirilen ve küçültme eki olan “ka” ekinin birleştirilmesiyle türetilmiş alışılmamış, kullanılmayan bir sözcüktür.
Sayfa 227 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Özdemir İnce, Berk gibi düşünmekte; (…) bir şiirin akım sayılabilmesi için ortak bir manifestosunun olması gerekmediğini, önemli olanın bir manifestoya imza atmak değil, aynı şiirsel tıkanıklığı duymak olduğunu söylemektedir.
Sayfa 261 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Skolastik düşünceye bağlı Hales’li Alexander şiir tarzının kurguya dayalı ve bilgi içermeyen bir şey olduğunu (12-13. yy aralığında) ileri sürerken şairler yeni bir bilim ürettiklerinin bilincinde olarak şiire “Neşeli Bilim” adını verirler.
Rönesans’la birlikte şiire yüksek bir statü tanınmaya başlanmış, Klasik Çağ’daki “şair doğayı taklit eder” anlayışı sürmekle beraber şairler yeni ve özgün bir doğayı yaratan kişi olarak görülmüş, hatta bu dönemde şaire “ikinci tanrı” (alter deus) gözüyle bakılmıştır.
Reklam
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.