İnsanların faydasına sarfedecek bir vaziyeti bulunduğu halde bundan kaçan, yeryüzünün umranında pay sahibi olmak istemeyen ve üstelik bunun ismini, dünyayı terk, zühd ve takva koyan insan, Şeytandan başka kimseye tâbi değildir...
Toprağından bin batman mahsul çıkacak bir insan, eğer ihmâl ve isteksizlik yüzünden dokuz yüz batman mal elde edecek olur ve aradaki yüz batman fark insanların istifadesinden uzak kalırsa biliriz ki, bunun hesabı kendinden sorulacaktır.
Eğer halk dünya mamurluğundan ne fayda erişeceğini ve yeryüzünü kupkuru bırakmaktan ne günah doğacağını bilseydi, gayesini ve vücut hikmetini tamamiyle anlamış olurdu.
- "Her ekonomik sistemin temelinde bir doktrin, bir düşünce vardır. İnsanların, düşünceleri, kötü veya iyi diyerek yaptıkları değerlendirmelerden doğan inançlar, moral ve ahlâkî kurallar, gelenekler ve bunlara dayanarak hazırlanmış kanunlar, ekonomik sistemlerin müesseselerini hazırlarlar ve oluştururlar. Böyle olunca her ekonomik sistemin müesseselerini, işleyişini, gelişim ve geleceğini incelemeden önce gözden geçirmek gerekir ki, bu mesele bize, mihraksız bir "ekonomi" anlayışı yerine, ekonominin dayandığı "tez"i bildirme borcunu yükler. Hangi hayat tarzına ait ekonomi? Bizim için ne olduğu malûm; İSLÂM!"
- " (...) Dünyayı imar, hakikatte, dünyayı gaye sananların değil, vasıta kabul edenlerin, yani bizim davamızın, İslâm inkılâbının hak ve vazifesidir..."