Roma

İlkçağ Tarihi - Cilt 2

Vladimir Nikolaevic Diakov
İki ciltlik eserin bu ikinci cildinde insanlık tarihinin karakteristik bir dönemini oluşturan Roma uygarlığı inceleniyor. Antik Yunan uygarlığının yıkılmaya yüz tutmasından başlayarak öne çıkan Roma, katı, köleci özellikleriyle öne çıktı. Kıtalara yayılan bu imparatorluğu tüm yönleriyle mercek altına alan bu kitapta, cumhuriyetin doğuşu ve yıkılışı, monarşinin yükselişi, kitlesel köle ayaklanmaları, kültürel bunalım ve Hristiyanlığın doğuşu, onu yıkılışa götüren bunalım ve çelişkiler de irdeleniyor.
336 sayfa

Yorumlar ve İncelemeler

Her iki kitap da, çok kıymetli..
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Engels: ''Roma cumhuriyetindeki mücadelelerle ilgili bütün eski kaynaklar arasında yalnızca Appianos, bize, gerçekte neyin, yani toprak mülkiyetinin, söz konusu olduğunu söylemektedir.'' * Appianos'un ''..bu iç savaşların köklü maddi nedenini bulmaya çalıştığı''nı söyleyen Marx da bu görüşü doğrulamaktadır. (Sayfa: 20) * ''..''Eski kölelik miadını doldurmuştu.. artık zahmetine değecek bir ilişki değildi..'' demektedir Engels.'' (Sayfa: 254) * ''Aristotales zamanında, kendisinin de dediği gibi, ''köle mülkiyetin en mükemmel biçimi'' olmasına karşın, M.S. I ve II. yüzyıllarda, köle sahibi olmak mülkiyetin en tehlikeli, en güvenilmez biçimiydi. Giderek daha serkeşleşen köleler, efendilerine karşı gittikçe çoğalan bir kin gösteriyorlardı.'' (Sayfa: 255) * ''Seneca, ''Kölelik doğal bir durum değildir, doğaya ve doğaya özgü özgürlüğe aykırıdır'' demektedir; ''köle de seninle aynı türdendir''; ''Köleler, bu insanlar.! Hayır, bunlar insandırlar, bizim varlık yoldaşımız, basit dostlarımızdır.'' Hadrianus ve Antoninus, efendilerin kölelerini öldürmelerini yasaklayan bir kararname yayınlamışlardı; karı-kocayı ayrı ayrı satmak da yasaklanmıştı; köleler vasiyet hakkını elde ettiler, vb. Bu insancıllığın (humanisma), hiç kuşkusuz, yaşam koşullarını iyileştirerek kölelerden mümkün olan en yüksek yararı sağlamaktan başka bir amacı yoktu.'' (Sayfa: 255-256) * seherceyolculuk.blogspot.com/2023/02/v-diako...
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
İlkçağ Tarihi - Cilt 2Vladimir Nikolaevic Diakov · Yordam Kitap · 200846 okunma
Reklam

Yazar Hakkında

Vladimir Nikolaevic Diakov
Vladimir Nikolaevic DiakovYazar · 3 kitap
1882 yılında Moskova’da doğan Dyakov Moskova Üniversitesi Tarih ve Filoloji’yi bitirdikten sonra aynı üniversitede ve daha sonra Almanya Freiburg Üniversitesi’nde tarih üzerine çalıştı. Moskova’ya dönmesinin ardından 1911’de Çarlık Rusyası tarafından üniversitedeki görevine son verildi. 1911’de üniversitelerdeki grevler ve siyasi gösteriler nedeniyle Çarlık yüzden fazla profesörü üniversiteden uzaklaştırmıştı. Ortaokul öğretmenliğine başlar. Ekim Devrimi’nden sonra Dyakov üniversiteye geri döner, Smolensk ve Belarus Üniversiteleri’nde 1918 ve 1924 yılları arası çalışır. 1925 yılından sonra Moskova’daki İşçi Okulları’nda ve Güzel Sanatlar Müzesi’nde görev alır. 1935 yılında tarih fakültelerinin yeniden yapılandırılmasıyla birlikte Dyakov, K. Liebknecht Moskova Devlet Pedagoji Enstitüsü’nde antik dünya tarihi bölümünde profesör olur. 1948 ve 1956 yılları arasından Dyakov, Sovyet Bilimler Akademisi’nde kıdemli bilim insanı sıfatıyla çalışmalarına devam etmiştir. Dyakov 1958 yılında Moskova’da yaşamını yitirir. Bir tarihçi olarak Dyakov’un karakteristik özelliği, tarihsel gerçekliği son derece somut ve hissedilebilir bir biçimde algılama yeteneğidir. Şematizmden uzaklığı, halkın maddi ve manevi yaşamının bütünlüğünü hissetmesi ve tarihte kitlelerin yaratıcı etkinliğine olan yakından ilgisi onun bilimsel ve pedagojik işlerinde kendini canlı bir biçimde gösterir. Bununla birlikte ifade edilmek istenen meselenin var olan problemlerini gizlemeyen, tersine onun daha net anlaşılmasına katkıda bulunan renkli ve somut yorumu da onun karakteristik bir özelliğidir. Devrim öncesinde yazdığı henüz ilk makalelerinde (“Eski Atina’daki emekçiler arasında”, “Eski Roma’nın fabrikaları ve işliklerinde”), halk kitlelerinin yaşamına olan sürekli ilgisi kendini göstermiştir. Bir tarihçi olarak Dyakov’un karakteristik özelliği, tarihsel gerçekliği son derece somut ve hissedilebilir bir biçimde algılama yeteneğidir. Şematizmden uzaklığı, halkın maddi ve manevi yaşamının bütünlüğünü hissetmesi ve tarihte kitlelerin yaratıcı etkinliğine olan yakından ilgisi onun bilimsel ve pedagojik işlerinde kendini canlı bir biçimde gösterir. Bununla birlikte ifade edilmek istenen meselenin var olan problemlerini gizlemeyen, tersine onun daha net anlaşılmasına katkıda bulunan renkli ve somut yorumu da onun karakteristik bir özelliğidir. Devrim öncesinde yazdığı henüz ilk makalelerinde (“Eski Atina’daki emekçiler arasında”, “Eski Roma’nın fabrikaları ve işliklerinde”), halk kitlelerinin yaşamına olan sürekli ilgisi kendini göstermiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.