Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roma

İlkçağ Tarihi - Cilt 2

Vladimir Nikolaevic Diakov

İlkçağ Tarihi - Cilt 2 Gönderileri

İlkçağ Tarihi - Cilt 2 kitaplarını, İlkçağ Tarihi - Cilt 2 sözleri ve alıntılarını, İlkçağ Tarihi - Cilt 2 yazarlarını, İlkçağ Tarihi - Cilt 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Antoninus Pius
''Antoninus bin düşman öldürmektense bir yurttaşını yaşatmayı seviyordu.''
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Her iki kitap da, çok kıymetli..
Engels: ''Roma cumhuriyetindeki mücadelelerle ilgili bütün eski kaynaklar arasında yalnızca Appianos, bize, gerçekte neyin, yani toprak mülkiyetinin, söz konusu olduğunu söylemektedir.'' * Appianos'un ''..bu iç savaşların köklü maddi nedenini bulmaya çalıştığı''nı söyleyen Marx da bu görüşü doğrulamaktadır. (Sayfa: 20) * ''..''Eski kölelik miadını doldurmuştu.. artık zahmetine değecek bir ilişki değildi..'' demektedir Engels.'' (Sayfa: 254) * ''Aristotales zamanında, kendisinin de dediği gibi, ''köle mülkiyetin en mükemmel biçimi'' olmasına karşın, M.S. I ve II. yüzyıllarda, köle sahibi olmak mülkiyetin en tehlikeli, en güvenilmez biçimiydi. Giderek daha serkeşleşen köleler, efendilerine karşı gittikçe çoğalan bir kin gösteriyorlardı.'' (Sayfa: 255) * ''Seneca, ''Kölelik doğal bir durum değildir, doğaya ve doğaya özgü özgürlüğe aykırıdır'' demektedir; ''köle de seninle aynı türdendir''; ''Köleler, bu insanlar.! Hayır, bunlar insandırlar, bizim varlık yoldaşımız, basit dostlarımızdır.'' Hadrianus ve Antoninus, efendilerin kölelerini öldürmelerini yasaklayan bir kararname yayınlamışlardı; karı-kocayı ayrı ayrı satmak da yasaklanmıştı; köleler vasiyet hakkını elde ettiler, vb. Bu insancıllığın (humanisma), hiç kuşkusuz, yaşam koşullarını iyileştirerek kölelerden mümkün olan en yüksek yararı sağlamaktan başka bir amacı yoktu.'' (Sayfa: 255-256) * seherceyolculuk.blogspot.com/2023/02/v-diako...
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
İlkçağ Tarihi - Cilt 2Sergei Ivanovich Kovalev · Yordam Kitap · 200841 okunma
''Vaftiz töreni ve kudas ayini, ''dinsel oyunlar''a dönüştürülen ve Kibele ile Adonis'e tapanların dinsel törenlerine benzediler; Mithraizm, İsa'nın mağarada doğuşu efsanesine kaynaklık etti. Stoacı öğretilerin ve özellikle, Engels'in ''Hıristiyanlığın vaftiz babası'' adını verdiği Seneca'nın öğretisinin halkın anlayacağı hale getirilmesi, alçakgönüllülük ve sabır ilkelerine dayalı bir Hıristiyan ahlak sisteminin yerleşmesini sağladı. Engels'e göre, ''Hıristiyanlığın babası'' olan İskenderiyeli yazar Yahudi Philon, Yahudilik ile Grek felsefesini bağdaştırmaya girişti; II. yüzyılda ortaya çıkan Hıristiyan öğretisinin, ''kelam''ın (logos), Tanrı ile insanlar arasındaki aracılar olan meleklerin, ''şeytan''ın, vb., eski kaynağı Yahudi Philon'dur.''
Sayfa 268Kitabı okudu
''Hıristiyanlık, başlangıçta, aşağı ve sömürülen toplumsal çevrelerde, ''çileli ve acı çeken'' halk, yoksullaşmış ve özgürlüğünü yitirmek üzere olan özgür insanlar, küçük zanaatkârlar, proletarya ve köleler arasında doğdu ve yayıldı. Roma İmparatorluğu'nun köleleşmiş, ezilen ve yoksulluğa indirgenmiş halk kitleleri, başlangıçta, M.Ö. II. ve I. yüzyıllarda, açık mücadelede, ayaklanmada bir çıkış yolu aramışlardı. Ama ayaklanmalarının hepsinin başarısızlığa uğraması, Roma'nın gücüne direnmenin umutsuz olduğunu göstermişti. İşte bu nedenle, toplumun aşağı katmanlarında, dünyanın kötülüklerinden ve acılarından kurtaracak bir ''göksel kurtarıcı'' beklentisi doğdu ve geniş ölçüde yaygınlaştı.''
Sayfa 265Kitabı okudu
''Seneca, ''Kölelik doğal bir durum değildir, doğaya ve doğaya özgü özgürlüğe aykırıdır'' demektedir; ''köle de seninle aynı türdendir''; ''Köleler, bu insanlar.! Hayır, bunlar insandırlar, bizim varlık yoldaşımız, basit dostlarımızdır.'' Hadrianus ve Antoninus, efendilerin kölelerini öldürmelerini yasaklayan bir kararname yayınlamışlardı; karı-kocayı ayrı ayrı satmak da yasaklanmıştı; köleler vasiyet hakkını elde ettiler, vb. Bu insancıllığın (humanisma), hiç kuşkusuz, yaşam koşullarını iyileştirerek kölelerden mümkün olan en yüksek yararı sağlamaktan başka bir amacı yoktu.''
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
Ayıp etmişler..
''..''Eski kölelik miadını doldurmuştu.. artık zahmetine değecek bir ilişki değildi..'' demektedir Engels.'' (Sayfa: 254) * ''Aristotales zamanında, kendisinin de dediği gibi, ''köle mülkiyetin en mükemmel biçimi'' olmasına karşın, M.S. I ve II. yüzyıllarda, köle sahibi olmak mülkiyetin en tehlikeli, en güvenilmez biçimiydi. Giderek daha serkeşleşen köleler, efendilerine karşı gittikçe çoğalan bir kin gösteriyorlardı.''
Sayfa 255 - M.S. II. YÜZYILDA TOPLUMSAL VE EKONOMİK İLİŞKİLER. BUNALIMIN ÖN BELİRTİLERİKitabı okudu
Marcus Aurelius:
''Uzun ''Roma Barışı'' dönemi sona eriyordu; Roma İmparatorluğu'nun ''altın çağ''ı II. yüzyılın yarısının başında tamamlandı. Antoninus Pius'un 161 yılında ölmesi üzerine, Roma'nın aynı anda iki imparatoru oldu: Ölen imparatorun evlatlıkları olan Marcus Aurelius ve Lucius Verus. Hiç kuşkusuz iki hükümdar arasındaki anlaşmazlık tehlikesi, ilkçağ Stoacı düşüncesinin en büyük anıtlarından biri olan ''Kendine'' adlı bir kitabın yazarı olan ve daha ilkçağda ''tahttaki filozof'' olarak anılan Marcus Aurelius'un olağanüstü kişiliği sayesinde atlatıldı. Ortağının büyük yeteneksizliğine karşın, Marcus Aurelius Bu ikinciliğe sekiz yıl, yani Lucius Verus'un 169 yılındaki ölümüne kadar katlandı. Ama artık, iktidarın aynı anda egemen olan iki hükümdar arasında tehlikeli bir biçimde bölünmesi yinelenen bir olgu haline geldi.'' (Sayfa: 249) *
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
Vladimir Nikolaevic Diakov
Vladimir Nikolaevic Diakov
Sergei Ivanovich Kovalev
Sergei Ivanovich Kovalev
''95 ve 96 yıllarında mücadele öylesine bir şiddet kazandı ki, Domitianus kendisini sıkıştırılmış bir yabanıl hayvan gibi hissetmeye başladı. Kendi sarayında bile güvenliği yoktu; arkasında ve çevresinde neler yapıldığını her an izleyebilmek için, içinde yaşadığı odalara aynadan duvarlar ve tavanlar yaptırdı. Fesat, en yakınlarını bile içine aldı ve Corbulo'nun kızı imparatoriçe Domitia Longina, iki imparatorluk muhafız birliği komutanı ve saray ileri gelenleriyle birlikte komploya katıldı. 96 yılı Eylül ayında, Domitianus yatak odasında öldürüldü. ''Senato sevince boğuldu. Tam kadro toplandı ve en acı, en ağır küfürlerle ölü hükümdarın anısını büyük bir keyifle parçaladı. Armalarını ve portrelerini indirerek ve yere çalarak parçalamak için merdivenler getirtti.'' (Suetonius, Domitianus, 23).''
Sayfa 240Kitabı okudu
''Vespasianus yönetimi, Nero'nun har vurup harman savurması ve iç savaş yüzünden tamamen yıkılan devlet maliyesini yeniden düzenlemesi için etkin çalışmalar yaptı. Yaşam biçiminin basitliği ve gösterişsizliğiyle tutumluluk örneği vermek isteyen Vespasianus, saray yaltakçılarının hoşnutsuzluğuna ve alaylarına yol açıyordu. Aynı zamanda, hazinenin boş kasalarını doldurmayı amaçlayan yeni vergilerle de alay ediliyordu; bazı eski vergiler iki katına çıkartıldı, mezarlara, hela çukurlarına varıncaya kadar vergi konuldu. Son vergi önlemlerine kızan oğlu Titus'un burnuna bir avuç para tutarak, Vespasianus'un şöyle cevap verdiği söylenir: ''Paranın kokusu yok.'' Ama aynı zamanda, bütün imparatorlukta, yangınlardan ya da yer sarsıntısından zarar gören kentlere cömertçe yardımlar yapıldı. Roma'da halka iş sağlamak için Capitolium'da büyük onarım çalışmaları yapıldı ve kentin ortasında 85 bin seyircilik devasa Flaviuslar amfitiyatrosunun (Colosseum) yapımına başlandı.''
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
''Gözdelerinin ihmal ve beceriksizlikleri, 64 yılı yazında, Roma'nın benzersiz yıkımıyla sonuçlanan felaketlere yol açtı: Dokuz gün süren yangın kentin on dört mahallesinden dokuzunu aşağı yukarı tamamen kül etti. Yöneticilerin şaşkınlık ve güçsüzlüğünden yararlanan hırsızlar alevler içindeki evleri soyuyorlardı. Nero'na gelince, bir kulenin tepesinden korkunç felaketi hayranlıkla seyrediyor ve o zamanlar ortalıkta dolaşan söylentiye göre, Troia'nın düşüşü üzerine dizeler söylüyordu. Ama yangının açtığı uçsuz bucaksız araziyi ''yaldızlı ev''inin yapımı için hemen kapması nedeniyle, halk arasında, bu korkunç felaketin faili olarak kabul edildi ve kendisine ''kundakçı'' adı takıldı. Bunu gören yönetim büyük bir gürültüyle ''gerçek kundakçılar'' davasını açtı. Şüpheliler kitle halinde tutuklandılar ve korkunç işkencelerle öldürüldüler.''
Sayfa 227Kitabı okudu
''60 yılından itibaren, sarayın zırva eğlencelerini karşılamak için, Suetonius'un çok haklı olarak ''savurganlık çılgınlığı diye tanımladığı, akıl almaz masraflar dönemi başladı. Saray uşakları şatafatlı giysiler giyiyorlar, sarayın katırlarının nalları altından yapılıyordu, ama hazineyi asıl çökerten görkemli inşaatlar ve özellikle ''Yaldızlı Ev''di. Revakları, parkları, gölleri, ahırlarıyla, Palatinus ile Esquilinus arasında Roma'nın merkez mahallelerini kapsayan uçsuz bucaksız saraya ''Yaldızlı Ev'' adı veriliyordu. Yapımı tamamlanınca sarayı gören Nero şöyle demişti: ''Nihayet insana layık bir yerde oturacağım.'' Böylesine bir savurganlık mali kaosa ve müzmin açığa yol açtı. Hatta birliklerin ücretlerinin, eski askerlerin primlerinin ödenmesini ertelemek zorunda kaldılar. Devlet kasasını doldurmak için paraya hile katıldı. Yarım kilo gümüşten 84 yerine 96 dinar basıldı. Ve özellikle, en saçma sapan, en akıl almaz bahanelerle ve hükümdarlara karşı suç işleme savlarıyla zenginlerin mallarına el koymak gibi geçici önlemlere başvurdular. Hükümdara önemli bir miras payı bırakmadan ölerek ''nankörlüklerini kanıtlayanlar''ın miraslarının tümüne el konuluyordu.'' (Sayfa: 225-226) *
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
İlkçağ Tarihi - Cilt 2
Vladimir Nikolaevic Diakov
Vladimir Nikolaevic Diakov
Sergei Ivanovich Kovalev
Sergei Ivanovich Kovalev
''Bir Epikuros hayranı olan Lucretius, insanlığı, karanlık çağların kalıtı olan eski boş inançlardan, dinsel önyargılardan, rahiplerin saldığı ölüm korkusundan ve boğucu öte dünya düşüncesinden kurtardığı için yüceltir. Din, insanların kurban edilmesi gibi suçlara yol açar ve bu nedenle de Lucretius'un gözünde ''iğrenç''tir. (impia).''
Sayfa 208 - CUMHURİYETİN SONU VE AUGUSTUS'UN PRİNCİPATUS'LUĞU DÖNEMİNDE ROMA UYGARLIĞIKitabı okudu
''Augustus, M.S. 14 yılında ölünce, bir senato kararnamesiyle tanrılar düzeyine çıkartıldı ve cesedi olağanüstü törenlerle kendisinin ölümünden önce yaptırdığı anıtkabirine konuldu; öldüğü aya (sextilis), onun anısına, ''augustus'' (ağustos) adı verildi. Ama kurduğu siyasal düzenin uzun süre yaşayıp yaşamayacağını tahmin etmek henüz olanaksızdı. Her ne olursa olsun, vasiyetnamesinde, Augustus kendisinden sonra geleceklere artık silaha sarılmamalarını ve barışçı bir dış politika izlemelerini salık veriyordu.''
Sayfa 203Kitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.