İlkel Topluluktan Uygar Topluma Önsözünün 1980'de yazıldığı bu çalışma, zamanına göre ülkemiz bakımından zengin kaynakçaya sahip. Yazar aslında siyaset bilimci olmasına rağmen, kitabın başlığının da belirttiği meseleyi ele alırken buna uygun olarak yerli yabancı arkeolojik kitaplardan yararlanıyor. Ancak, belki aradan 40 yıldan fazla zaman
Yaklaşım İnsanlık tarihine bir bütün olarak bakıldığında, ilk elde iki özellik göze çarpar. Bunlardan birincisi, son derece ağır bir toplumsal evrimin görüldüğü son derece uzun bir zaman kesimini kapsayan "ilkel topluluk" döneminin yanında, toplumsal evrimin kısa denebilecek bir süre içinde baş döndürücü bir hızla ilerlediği bir dönemin, "uygar toplum" döneminin varlığıdır.
Gerçekten, araç yapan ilk canlı türlerinin yeryüzünde görülmesinin yaklaşık tarihi olarak kabul edilen, zamanımızdan iki üç milyon yıl öncesinden üretimin başladığı zamanımızdan yaklaşık on bin yıl öncesine kadar geçen milyonlarca yıl ilkel topluluk dönemini; onu izleyen yaklaşık beş bin yü ilkel topluluktan uygar topluma geçiş dönemini ve ancak son beş bin yıl uygar toplum dönemini oluşturmaktadır. Bu durum, bilim adamlarının kafasında şu soruların ardarda sıralanmasına yol açmıştır : "İlkel topluluk neden bu kadar ağır evrinmiştir?" ; "Hangi olaylar onun yapısında kökten değişikliklere yol açarak ilkel topluluktan uygar topluma geçilmesini sağlamıştır?" ve "Uygar toplumda toplumsal evrim neden bu kadar hızlı olmuştur?"
(syf:2)
Uygar toplumun geleneklerinin geçmişinin neden bu kadar gerilere dayandığı ve nasıl bu kadar inatçı bir süreklilik gösterebildiği, bilim adamlarının kafalarına takılan ikinci grup soruları oluşturmaktadır. (syf:3)
BU SORULAR KİTABİN ANA SORULARİDİR. BUNLARA CEVAP ARANMAKTADİR.
Tanrının ağzından çıkan her söz, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bu sözleri kutsal bulan toplumun gelişmesine ve biyolojik ve ekonomik refahını artırmaya yaramazsa, o toplum eninde sonunda tanrısıyla birlikte yok olur. Gordon Childe
İlkel toplulukların gelişim safhasından, uygar toplumların oluşumuna yönelik aşamaları incelemektedir. Özellikle şenel avcı ve toplayıcı aşamaları ayrı ayrı incelemektedir. Kadınların toplayıcılıkta , erkeklerin ise avcılıkta bir uzmanlaşma kaydettiğini ve avcılıkla birlikte toplumsal dayanışma ve birlik duygusunun geliştiğini vurgu yapar. Avcılıkla birlikte boş zamanın çoğalmasından kaynaklı çömlekçilik gibi zanaatların gelişiminin hızlandığını belirtir. İlkel toplumlarda toplumsal statüde kadın ve erkeğin birbirine karşı herhangi bir üstünlüğünün bulunmadığını ve kadınların toplayıcılıkta , erkeklerin avcılıkta uzmanlaşmasıyla yaşlıların çocuklara bakma gibi bir vasıf üstlendiğini söyler. Kadın ve erkeklerin birbirlerine karşı özellikle üstünlük yada ataerkil bir yapıya bürünmesi artı değerin kazanılmasıyla geliştiğini açıklar. Uygar toplumla birlikte bu artı değer üzerinde söz sahibi olan sınıf din adamları olacaktır. Bu artı değeri tapınakların yapılması ve yenilenmesinde kullanmışlardır. Alt yapı ve üst yapı, cinsel farklılaşma, ilkel topluluktan uygar topluma geçiş evresinde ekonomik, toplumsal, düşünsel yapıların etkileşimini, sihir, din, bilim, kadın ve erkek ilişkileri işbölümü konularına açıklık getirmiştir.
Toplayıcılık edilgen bir ekonomik etkinliktir. İpleri insanların iradelerinin değil doğanın elindedir. Doğada görülecek tüm değişiklilikler olduğu gibi ilkel sürünün yaşamını etkileyecektir.
aslında kitaptaki bilgiler çok değerli. şenel hoca ilkel toplulukların sınıflandırmasını yaparken tamamen kültürel değerlendirip paramparça etmemiş. marksist sınıflandırmayı da genişletmiş. kendi kategorilendirmesini uzun uzun sebepleriyle açıklıyor.
fakat kitaptaki her şey o kadar uzun uzun anlatılıyor ki. bazen dendiği gibi aynı argümanı 2inci 3üncü defa okuyorsunuz. tekrarlar var.
parantez arası notlar çok fazla. bu kadar abartı dipnotu bir kitapta daha görmüştüm. bir de şenel hocada. inanılmaz dipnot var. her sayfada min2, bazen 3-4 not var. notu okumak için sonraki sayfaya git. geri gel kaldığın yeri bul. derken bir cümle oku tekrar yeni nota git falan derken kriz yaşatıyor.
okumanız gerekiyorsa okuyun. yoksa başka kitaplara yönelin. baskısı da eski. belki yenilebilir. çünkü mesela neandertaller ayrı bir tür olarak belirtilmemiş, homo sapiens neandertal olarka geçiyor. bu durumda homo sapiens sapiens ile kardeş oluyor. halbuki güncel bilgiler neandertal ve sapiens'in kuzen olduğunu söylüyor.
son 30 yılda akreolojide yeni kazılar sonuçlandı. bunlar da etkili olabilir.
Her bölümde anlatılan şey esasen küçük farklar dışında aynı ve bu çok rahatsız edici. Sürekli aynı şeylerin tekrarlanması anlama güçlüğünü arttırması dayanılacak şey değil.