Sosyal sözleşme fikri ilk defa 1600’lerde Johannes Althusius (1563-1638) tarafından ortaya atılmıştır. Akabinde Grotius bu hususta çeşitli çalışmalar yaparak kuramı geliştirmiştir. Ancak sosyal Sözleşmeci yaklaşım, Hobbes’a çok şey borçludur. 1651 tarihinde kaleme aldığı Leviathan isimli eserinde doğal hukuk fikrini sosyal sözleşme kavramsallaştırması ekseninde bir siyaset teorisine dönüştüren Hobbes’a göre insan tabiatı itibarıyla bencil, kötü, korkak ve saldırgan bir yaratıktır. Ona göre insanların güvensizliği, onları; kazanç, güvenlik ve şöhret için birbirleriyle mücadele etmeye iter (Hobbes, 1992, s. 94).
Hobbes’un siyasal analizindekı' merkezî kavramı doğal hâlden medeni hâle geçiştir. Doğal hâl, ona göre insanın kötücül tabiatından ötürü bir siyasal otoritenin yokluğunda ortaya çıkan korku ve düzensizlik hâlidir. Bu durumda herkes, herkese karşı savaştadır. “Böyle bir savaşta hiçbir şey adalete aykırı değildir”. Zira herkesin herkesle savaşta olduğu bir durumda “doğru ve yanlış, adalet ve adaletsizlik kavramlarına yer yoktur”. Çünkü “genel bir gücün olmadığı yerde yasa yoktur yasa olmayan yerde de adaletsizlik yoktur” (Hobbes, 1992, s. 96).
Lütfi Sunar